Who run the world? Girls! 2026 İlkbahar/Yaz sezonunda Miu Miu, çalışan kadına bir saygı duruşunda bulundu; mütevazı önlüğü sezonun tanımlayıcı koduna yükseltti. Altmış beş look podyumda yürüdü: emek, çaba ve baskı altında zarafet üzerine bir inceleme gibiydi. Elmasların nasıl yapıldığını bilirsin, değil mi?
Gösteri, Auguste Perret’nin modernist başyapıtı ve Miu Miu’nun uzun süredir sahnesi olan Palais d’Iéna’nın kutsal salonlarında gerçekleşti. Mimari bir kez daha ideolojiye dönüştü. Mekânın heykelsi açıklığı, Miu Miu’nun çalışan kadına adadığı övgüyle diyalog kurarak modanın kendi iskelesini, güzelliği ayakta tutan görünmez emeği; gözler önüne serdi.
“Emek, çabanın bir ifadesi. Emek, özenin ve sevginin bir sembolü. Emek, bağımsızlığın bir yansıması, öznenin kendi eylem gücü,” diyordu basın bülteni. Miuccia’nın ellerinde önlük bir klasik hâline geldi; koleksiyonun ruhunu tanımlayan, farklı şekil ve formlarda tekrar tekrar karşımıza çıkan bir imza parçasına dönüştü.
Bazı görünümler ev içiydi, bazılarıysa törensel. Ama hepsi Miu Miu’nun DNA’sına işlemiş o sessizce meydan okumayı taşıyordu. Dayanıklılıkla zarafet arasındaki gerilimi anlatmak için koleksiyon, endüstriyel kumaşları: kanvas, drill pamuk, ham deri, danteller, fırfırlar ve ipek cloqué gibi daha yumuşak, romantik dokularla yan yana getirdi. Bu, iş kıyafeti formunda Fransız bir “oh là là!” etkisiydi.
Sert üniformalar dantelli iç çamaşırlarla çarpıştı. Ağır botlar dantel etek uçlarını ezdi. İş kıyafeti askıları, transparan katmanları adeta kesip geçti. Her doku, karşıtıyla çatıştı; kasıtlı bir sürtünme, modern kadınlığın itiş kakışını yansıtan bir kontrast koreografisi yarattı. Miuccia’nın mesajı açıktı: güzellikten çok dirayet, estetikten çok varoluş. Gücün zarafetle, dayanıklılığın arzuyla iç içe geçtiği bir denge arayışı.