Marie Marot

FashionOctober 1, 2015
Marie Marot

Gömlek ve şapka tutkusunu bir adım ileriye taşıyan Marie Marot, kişisel stilindeki “az ama öz” düsturunu markalaştırdı. Ortaya çıkan tasarımlar ise zamanın ötesinde bir şıklık yakalamak için mutlaka sahip olmanız gereken kilit parçalar oldu. Koleksiyonlarını kendi gardrobunun olmazsa olmazlarını çağdaş klasiklere dönüştürme olarak tanımlayan Marie Marot, son koleksiyonun ardındaki kelime oyunlarını da göz önüne aldığımızda her geçen gün kişiliğindeki nüansları biraz daha açığa çıkarıyor. Tam da bu yüzden, en kısa sürede bir adım daha yakından tanımamız gereken isimler arasında başı çekiyordu!

“Olduğumuz gibi olmak” kolay değil.

Neden kendi markanızı kurmak istediniz?

Çok uzun yıllardır gömlek ve şapka biriktiriyordum; bu yüzden eninde sonunda kendi markamı kurmamın doğal bir süreç olduğunu düşünüyorum. Bu bir nevi obsesyon sayılabilir.

Neden “gömlek ve şapka”? Moda algınızı tanımlar mısınız?

Üniformaya benzer giysileri seviyorum. Sanırım çok fazla seçeneğe sahip olmak insanların aklını karıştırıyor ve stil algılarını kaybediyorlar. Benim tasarladığım giysiler ise kadınların rahatlıkla gündüzden geceye akabilecekleri türden şeyler.

Sizce bir kadının giyebileceği en seksi şey nedir?

Gömlek ve jean ikilisi şıklığın, incelik ve zerafetin ta kendisidir.

2014-15 sonbahar/kış koleksiyonunuzu hazırlarken dönemlerinin simgesi olan erkeklerden etkilenmişsiniz. Bunun arkasında ne yatıyor?

Bu koleksiyon için bir clutch (el çantası), bir çanta ve bir de şapka tasarladım. Koleksiyonu “Neredeyse bütün kahramanlarım öldü.” olarak adlandırdım. Bu koleksiyon, kelime oyunlarından oluşan fazlasıyla kişisel stilimi kullanarak alışılmış referanslardan yeni anlamlar çıkarttığım bir nevi araştırmaydı. Kahramanlarımdan, kendi dönemlerinin sembolü olup hâlâ da modernliklerini ve zamansızlıklarını koruyan erkeklerden bir tapınak yarattım. Herbiri kendi alanında -sözcükler, müzik, durağan imgeler veya hareketli filmler- duyarlı ve devrimci olan; gençliği,yıkımı ve taviz vermeyen bir özgürlük algısını çağrıştıran adamlar. Hepimiz bu dahilerden bir şeyler öğrendik: Moz[art]’tan hassasiyeti, [War]hol’dan itaatsizliği, Heming[way]’den macerayı, B[as]quiat’tan bireyselliği, Bu[ko]wski’den şoku, [God]ard’dan ise sınır tanımamayı.

Tasarımlarınızın ve markanızın arkasındaki asıl ilham kaynağının kendi kişiliğiniz olduğunu söyleyebilir misiniz?

Kesinlikle. “Az ama öz” düsturunu benimsemiş bir yaşam tarzım var ve aynı şey koleksiyonlarım için de geçerli: Son derece basit, zamansız, elzem parçalar.

“Trendlerden uzak durdum, bunun yerine bir devamlılık oluşturmaya ve temel parçalar yaratmaya odaklandım.”

2015-16 sonbahar/kış koleksiyonunuzdan bahseder misiniz?

Bu sezon markamın kimliğinin kalbine odaklanarak kendim için izini sürdüğüm bahçeyi derinleştirmeyi seçtim: Zamansızlık, rahat bir zerafet ve güçlü bir kimlik. Trendlerden uzak durdum, bunun yerine bir devamlılık oluşturmaya ve temel parçalar yaratmaya odaklandım. Güçlü çizgileri ve üniseks kesimleri sayesinde geçen sezon tasarladığım gömlekler daha şimdiden klasik oldular. Şapkalarım ise aksesuardan ziyade giyim eşyası işlevi görerek gardropların demirbaşı haline geldi. Kendi gardrobumun olmazsa olmazlarını gerçek çağdaş klasiklere dönüştürüyorum.

Bir kadın olarak evriminiz nasıl gerçekleşti? Güvensizlikleriniz oldu mu?

Elbette, hâlâ güvensizliklerim var. Bütün bu moda sektörünü hesaba katarsak hepimiz aynı anda birden fazla kişi olmak istiyoruz. Çok fazla seçenek var. Her yerde ve hiçbir yerde olmak istiyoruz. “Olduğumuz gibi olmak” kolay değil.

Saçlarınızı tamamen kesmeniz için ne gerekirdi?

Charlize Theron’un Mad Max’teki rolünü oynayacak olsam saçımı kestirebilirdim.

Modanın bugünkü hızını hesaba kattığınızda modanın gereğinden fazla abartıldığını düşünüyor musunuz?

Yarı yarıya böyle düşünüyorum. Elbette çok fazla marka ve iş birliği var… Ama ben modaya baktığımda bütün bu yaratım sürecini ve tutkuyu görmekten hoşlanıyorum. Kim olursan ol modaya ulaşabilmen mümkün.

Sahip olduğunuz en seksi eşya?

Bir sigara tablası.

Mezara kadar vazgeçmeyeceğiniz bir kıyafet?

Kaşmir Hermes ceketlerim.

En çok hayranlık duyduğunuz moda ikonu?

Gabrielle Chanel.

Sabahları uyandığınızda ruh haliniz?

Her şey mümkün!

En büyük savurganlığınız?

Hâlâ düşünüyorum.

En dikkate değer dergi?

The Gentlewoman.

Hayatınızın aşkı?

Ailem.

Author: Duygu Bengi

RELATED POSTS