Mutluluk ve Hüznün Birlikteliği: Lin Pesto

MusicOctober 28, 2019
Mutluluk ve Hüznün Birlikteliği: Lin Pesto

İlk kez Türkçe pop şarkılarına getirdiği farklı yorumlarıyla tanıdık Lin Pesto’yu. Maskesi ve yarattığı gizemle, kısa sürede dikkatleri üzerine çekti. Fakat o sadece gizemli bir cover müzisyeni değil. Geçtiğimiz aylarda ilk bestelerini “Son” isimli EP’de yayımlayan Lin Pesto, şu sıralar ilk konserini verecek olmanın heyecanını yaşıyor. 30 Ekim Çarşamba günü, Zorlu PSM Studio’da vereceği lansman konseri öncesinde Lin Pesto’ya merak ettiklerimizi sorduk.

Merhabalar Lin, hem “Son” EP’si hem de ilk konserin için seni tebrik ederim. İlk konserini vereceğin için heyecanlı mısın? Seni izlemeye gelen seyircileri nasıl bir konser bekliyor? Neler planladın?

Merhabalar, çok teşekkür ederim. İlk konser için gerçekten çok heyecanlıyım. Uzun zamandır kararını vermeye çalışıyorduk. Konserde elimizden gelen en iyi şekilde çalıp hem dinleyenlere hem de bizlere güzel bir deneyim yaşatmak istiyoruz. Umarım her şey yolunda gider.

“Son”un kapağı yaptığın müziği çok iyi tamamlıyor. Konserde kapaktaki konsepti yansıtan bir sahne tasarımı olacak mı?

Hayır, olmayacak. Çünkü albümdeki şarkılarla birlikte cover’ları da çalacağız. Onlar albümden önce oldukları için daha çok her şarkıyı kapsayabilecek bir ortam oluşturmak istiyoruz.

“Mutluluk ve hüznü bir arada kullanmayı seviyorum.”

Lin Pesto

Sahnede kaç kişi olacaksınız?  Senin haricindeki müzisyenler de maske kullanacak mı?

Her şey yolunda giderse sahnede 5 kişi olacağız. Davulcumuzun sakatlanma durumu oldu maalesef. Çalan arkadaşlarım da benimle beraber maske takacaklar. Rengârenk maskelerle beraber Türkçe pop cover’ları ve az sayıda insanın ilgisini çeken besteleri çalacağız.

İnsanlar seni yaptığın cover çalışmalarıyla tanıdı, fakat sen verdiğin röportajlarda uzunca bir süredir kendi şarkılarını da yazdığını söylüyorsun. Bu şarkıları hangi noktada dinleyiciye sunma kararı verdin?

Beste yapabilmek beni daha mutlu eder diye düşündüm. Cover’lara telif gelmesi ihtimaliyle de bu düşüncem kuvvetlendi. Sıfırdan bir şey oluşturabilmek için diyebiliriz.

Yeni bir şarkı üzerine çalışırken yaklaşımın nasıl oluyor? Beslendiğin duygular ya da konular neler?

Ne çok mutlu ne de çok üzgün, nötr bir duygu durumunun daha iyi olduğunu düşünüyorum. Böylece kafamda yazmak istediğim şeyler daha belirgin bir hale geliyor. Fakat söz yazımı konusunda çok iyi olduğumu söyleyemem. Üzerinde daha çok çalışmam gerekiyor.

“Son”daki şarkılar nasıl bir sürecin sonunda ortaya çıktı? Beste ve kayıt aşamasından bahsedebilir misin biraz?

Arkadaşımla beraber oturup demolarını kaydettik önce. Ben vokal melodisi bulabildiğim şarkılara söz yazdım. Demolar hazır olduktan sonra Taner Yücel ile şarkıların üzerinde çalışmaya başladık. Böylece parçalar da son halini almış oldu.

“Son”da Taner Yücel ile çalıştın. Onun nasıl katkıları oldu müziğine?

Taner ile tanışmak ve hatta beraber çalışmak inanılmaz bir deneyimdi. Onun nasıl çalıştığını ve yaratım sürecinde neler yaptığını gözlemlemiş oldum. Şarkıları bir yerden alıp, tamamıyla başka yerlere taşıdı. Demo halleri hala bilgisayarımda. Bazen açıp dinliyorum, neler yapmışım diye. Taner ile beraber yaptığımız bir albüm oldu “Son”.

Yaptığın çalışmalarda bir kontrast yaratıyorsun. Örneğin “Son”un kapağında çok renkli ve neşeli bir hava hâkim. Fakat kendini asan bir Barbie bebek de bulunuyor bu kapakta. Diğer yandan kendi şarkılarının yer aldığı ilk kaydın adı “Son”… Bu zıtlıklar senin özellikle planladığın bir durum mu, yoksa hepsinin arkasında farklı sebepler mi yatıyor?

Aslında albüm kapağındaki Barbie bir insanı değil, bir durumu temsil ediyor. Bu o durumun sonu ve bu son ile birlikte yenilikler ortaya çıkıyor. Albümün adı da o yüzden “Son”. Tabii isimle ilgili kendime saklamak istediğim nedenler de var. Ama asıl sebebi ilk albümün adının “Son” olmasını istememden kaynaklı. Zıtlıkları seviyorum, mutluluk ve hüznü bir arada kullanmayı da.

Uzun bir süre sadece cover çalışmalarını paylaştın bizlerle. Cover yapacağın şarkıları seçerken dikkat ettiğin şeyler nelerdi? Hafızana kazınmış ya da sevdiğin şarkılar olduğu için mi, yoksa senin müziğinde farklı bir tını oluşturacağına inandığın için mi bu şarkıları seçtin? Bu çalışmaların devamı gelecek mi?

Yorumladıklarım çocukluğumdan hatırladığım şarkılar. Bir tanesi hariç tabii… Severek dinliyorum hepsini ve melodileri bir şekilde kafama kazınmış durumda. Asıl amacım sadece bir şeyler kaydetmekti. Bu sayede kayıt tekniklerini öğrenirim diye düşünmüştüm. Yine kendim kayıt yapmak istiyorum, ama cover değil. Besteler ile devam etmek beni daha çok mutlu ediyor diye düşünüyorum.

Maske takıyor olmanın sana huzurlu bir ortam sağladığını söylüyorsun. Diğer yandan kimliğini gizliyor olman sana gizemli bir hava katıyor ve ister istemez ilgileri üzerine çekiyor. Bu durumun yarattığı paradoks hakkında ne düşünüyorsun?

Bu konu hakkında ben de uzun uzun düşünüyorum. Maskeden ziyade başka bir karakter olarak müzik yapmak bana iyi geliyor, çünkü müzikten başka düşüneceğim bir şey olmuyor. İnsanların karşısına “ben buyum” diye çıkmak istemiyorum. Müziği bunun için yapmıyorum zaten. Bilinmeyen şey ilgi çekiyor tabii, ama ben böyle kalmak istiyorum.

EP çıktı, çarşamba günü de ilk konserini vereceksin… Peki şimdi sırada ne var? Yeni planların neler?

Aklımda şu an için başka bir şey yok. Müzik yapmaya devam etmek istiyorum. Bu proje olsun veya olmasın, kendim için müzik yapmak istiyorum.

Author: Özgür Yılgür

RELATED POSTS