Bir Zamanlar Hepimiz Çocuktuk

MusicJuly 18, 2021
Bir Zamanlar Hepimiz Çocuktuk

Kuşaklararası, farklı jenerasyonların perspektifleri aynı anda barından bir albüm KIDS. İsrailli elektro-pop müzisyeni Noga Erez pandemi döneminde son dokunuşlarını yaptığı bu yeni çalışmasıyla ilişkilerini, korkularını sorguluyor, sanata ve müziğe olan inancını tazeliyor.

Son albümünüz KIDS hangi temalardan oluşuyor?

KIDS’de 12 şarkı var. Doğal olarak birçok temadan oluşuyor. Kimi şarkılar ilişkiler üzerine, kimileri sanatçı olmakla birlikte gelen aşkla, korkuyla, güvensizliklerle ilgili, kimleri ise İsrail’deki yaşantımdan esinlenildi. Fakat şarkıların tamamında kullanılan dilde, her insanın aslında bir zamanlar çocuk olduğu perspektifi gözetiliyor. Bu şekilde bahsi geçen tüm bu konuları konuşurken açık, hatta eleştirel olabiliyorsunuz. Fakat bunu yargılamadan, empati kurarak gerçekleştiriyorsunuz.

Albüm annenizin sesiyle açılıyor. Bunu yaparken niyetiniz neydi?

Annem albümde önceki jenerasyonun temsilcisi olarak bulunuyor. Jenerasyonlar arası geçişlerden bahseden bir albüm olması sebebiyle annemin KIDS’de olması bana çok mantıklı geldi. Ama dürüst olmak gerekirse onun sesinin olmasını istedim çünkü; albümü onunla paylaşmak istiyorum. Böylece sonsuza kadar benim müziğimde olabilir, her zaman onu dinleyebilirim ve hayatımda ne kadar önemli bir figür olduğunu hatırlayabilirim.

Annenizin söylediği “Ah Şu Zamane Çocuklar” sözüyle albümü açmak anlamlı… Yeni neslin bir anlamda yolunu kaybettiğini mi düşünüyorsunuz?

Anlamı tam olarak bu ama çok alaycı bir şekilde söyleniyor. Önceki jenerasyonlar her zaman gençlerin yolunu kaybettiğini düşünür. Benim ailemin ebeveynleri de onlar için böyle düşünüyordu. Ama bu asla doğru değil. Her jenerasyon, önceki nesiller tarafından kendilerine bırakılan dünya ile ve bu dünyanın değişimleriyle başa çıkmak zorunda. Ve bir şekilde, şu ana kadar herkes bunun üstesinden gelmiş gözüküyor. Bu benim eski yöntemlerimize takılıp kalamayacağımızı, dünyanın dönüşümünü benimsememiz gerektiğini söyleme şeklim. Ama her zaman gözümüz açık olmalı ki, geçmişteki hataları tekrarlamayalım.

Sizce günümüzde gençlerin karşısındaki en büyük sorun nedir?

En yaygın ve temel insani taleplerin, bir şeyin parçası olma ve anlaşılma ihtiyacı olduğuna inanıyorum. Size benzeyen insanlarla çevrili olmaya ihtiyacınız var. Kendimize güvenmemiz ve güvende hissetmemiz için çok temel bir ihtiyaç duygusu bu. Günümüzde ‘mahalle hayatını’ daha az yaşadığımız ve ilişkilerimizi tarihte hiç olmadığı kadar sosyal medya üzerinden kurduğumuz için, toplumsal davranışlarımızda bir tür mutasyon yaşanıyor. Bahsettiğim bu ihtiyacımız tam olarak karşılanmıyor ve güvenlik arayışının yerine ne koyacağımızı halen bulmuş değiliz.

Albümünüzü hiçbirimizin daha önce deneyimlemediği bu yeni dünyanın koşullarında yayınladınız. Bu durum yaratım sürecinize yansıdı mı?

KIDS albümünün çoğu pandemi öncesinde yazılmış, prodüksiyonu yapılmıştı ancak pandemi nedeniyle çıkışlar ertelendiği için, şarkılar üzerinde çalışmaya devam ettik. Pandemi bana bir şarkıya gereken zamanı vermeyi, sanatıma karşı sabırlı olmayı öğretti.

Yarattığınız müziği etrafınızda olup bitenlerin bir kaydı olarak görüyor musunuz?

Kesinlikle. Çok özel, kişisel, önemsiz bir bakış açısından yaratılmış, bir tür dokümantasyon bu. Bunlar benim bakış açım. Ben sadece bu bakış açısını aktarıp, tamamen arkasında durabilirim.

Geçtiğimiz sene kendinize dair neler öğrendiniz, neler keşfettiniz?

Müziği ne kadar çok sevdiğimi yeniden keşfettim. Bu konuda bir güvenceye ihtiyacım vardı, çünkü müzik yapma nedenlerimi sorgulamaya, yanlış nedenlerle bu işin içinde olduğumu düşünmeye başlamıştım. Ancak pandemi başladığında tek istediğim müzik üzerinde çalışmaktı.

Pandemi öncesindeki hayatlarımızdan en çok neyi özlüyorsunuz?

Bir şeyin olması için bir zaman ve tarih belirlemenin ve gerçekten o şeyin olacağına inanmanın naif bakış açısını özlüyorum. Normal dünyada bile, bu kolay değil. Planlar sürekli değişiyor, bir günün ne getireceğini gerçekten bilemezsiniz. Ama pandemiden önce en azından plan yapmak mümkündü.

Author: Alper Bahçekapılı

RELATED POSTS