Auto-correct w/ Aleyna Tilki

MusicUnframedSeptember 1, 2020
Auto-correct w/ Aleyna Tilki

Herkes aynı kalıba uymak zorunda mı? Doğru ile yanlışı kim ayırıyor? Gördüğünüz herkesi aynı kalıba sokmaktan yorulmadınız mı? Aleyna Tilki ile özgür olabilmenin, birey olabilmenin ama en önemlisi özgün kalabilmenin altını çiziyoruz. Hangi amaçla hangi duyguyla hayat sizi nereye götürürse!

Müzik üzerine hayaller kurmaya ne zaman başladın?
2 yaşımda başladım aslında, çünkü tam o yaşta şarkı söyleyebildiğimi fark etmiştim. Ama sadece müzik üzerine hayaller kurmadığım için bir dönem kafam çok karışmıştı; acaba ne olacağım diye? Çünkü evde fen laboratuvarım vardı, 9 yaşındaydım ve bilim insanı olmak istiyordum. Daha sonra okuduğum kişisel gelişim kitapları dolayısıyla psikolog olmak istedim. Kafam çok karışıktı ama en son küçüklük hayalime döndüm.

“Kendimi tanımak bir yolculuk gibi… Ve benim hayattaki en büyük özelliğim kendimde yolculuk yapabilmek.”

Bir yarışmanın hayatını değiştirebileceğine inanıyor muydun? Her şey şans eseri mi gelişti, planlı hedefine doğru yürüyen biri miydin?
Yarışmanın hayatımı değiştireceğini biliyordum. Hiç bir şey şans eseri değildi, planlıydı. Ben TV’ye çıktığım anda, şarkı söylediğim anda, sesimi ve beni gördüklerinde tüm prodüktörlerin benimle çalışmak isteyeceklerine emindim.

Küpeler : Jaagravii, Top ve Pantolon : Ceren Ocak, Çorap : Calzedonia, Ayakkabılar : Giuseppe Zanotti/Beymen

Sevdiği işi yapan insanların yıpratıldığını düşünüyor musun?
Sevdiği işi yapan insanları yıpratmaya çalışıyorlar ama kişi yaptığı işi seviyorsa yıpranmıyor, hatta her şeye rağmen daha fazla bağlanıyor.

Risk senin için neyi ifade ediyor?
Risk benim için, özünü tamamen insanlara sunabilmeyi ifade ediyor. Kendini insanlara açmayı ifade ediyor ve açıkçası bu benim için çok zor. Yazdığım kitapları, gerçek dünya görüşlerimi, kendi bestelerimi kolay kolay paylaşamıyorum insanlarla. Aslında risk, risk almak ve bunu yapabilmekten geçiyor.

Kontrollü olduğunu söyleyebilir miyiz?
Kesinlikle… Benim bir tane daha soyadım olsa kontrollü olmak olurdu. Çok küçük yaşta ünlü olduğum için hatta profesyonel anlamda müzik çalışmalarına başlamadan önce de göz önünde bir çocuk olduğum için her zaman dikkatli olmam gerekti. Ama müzik anlamında da kontrollü olduğumu söyleyebilirim, mesela seçeceğim şarkıyı her zaman kalbimi nasıl titrettiğine göre seçemeyebiliyorum. Kariyerimi kontrol edebilmek adına seçtiğim şarkılar çok oluyor. Şarkılarım bile kontrollü diyebilirim.

Hayallerine ne kadar yakınsın?
Benim çok fazla hayalim olduğu için yakınım veya uzağım diyemem. Kitap yayınlamak, film çekmek istiyorum ve ruhumun derinliğini yansıtacak sanatsal aktiviteler yapmak istiyorum. Bir yandan da kafamda geliştirdiğim fikirlerim var. İnsanlık adına kendimce fikirler üretiyorum aslında. Bu benim gizli tarafım; çok okuyorum bu konuları, bu işin profesyonelleri olan insanlarla çok görüşüyorum. Genetik ile ilgili fikirler var aklımda. Bu konudaki profesyonellerle o projemi de gerçekleştirmek istiyorum. Kafamdaki buluşları da paylaşmak istiyorum ama buna biraz daha uzağım şu anda. Çünkü yarattığım kariyer ve  karakter, “insanların gördüğü Aleyna”, buna henüz hazır değil. Müzik kariyerime baktığınız zamanda da hayallerime çok yakınım. Dünya starı olmak istiyordum, Diplo ile çalışmak istiyordum, Warner Music ile anlaşmak istiyordum. Şimdi yabancı müzikler üretebileceğim, Amerika – İngiltere bazlı çok yetenekli bir ekibim var.  Sanırım, yolu yarıladık. Dünya starı olabilme hayaline çok yakın olduğumu hissediyorum. 

“Benim müziğim duyabileceğiniz en çıplak iç sesim.”

Doğru şarkıyı nasıl tanırsın?
Bana göre doğru şarkı diye bir şey yok, dönemine göre olabilecek şarkı var ya da senin kariyerinin gidişatına olabilecek şarkı var. En azından bu güne kadar o şekilde öyle çalıştım, bu doğru şarkı demek yerine bu hit olabilecek şarkı diyerek çalıştım. Kendi bestem “Yalan”dan söz açacak olursam; bu biraz daha derinine inip içselleştirilmesi gereken farklı bir şarkı. “Sen Olsan Bari” daha “teenage” bir şarkı, küçüklerin çok dinleyeceği, büyüklerin de yenilikçi göreceği bir şarkı. Doğru şarkı olarak değil de konseptine göre değerlendirme yapıyorum.

Teknolojik gelişmeleri ve günümüz kültürel referanslarını ele aldığımızda müzik ile olan ilişkimiz nasıl bir değişim içerisinde?
Teknoloji beni bir yandan korkutuyor, bir yandan da teknoloji bazlı mecralardaki istatistiklerimi ve başarımı görmek beni mutlu ediyor. Korkutucu tarafı karantina günlerindeki sosyal medya konserleri. Bu durum, müziğin özüne uygun olmayan şarkıları ortaya çıkarıyor. Belki de bundan yıllar sonra insanlar konser mekanında canlı konser dinlemeyecek, o kalabalığın sinerjisini yaşamayacaklar diye bir korkum var. Umarım yanlış düşünüyorumdur. Bu beni çok üzer! Sahnede olduğumuzda on binlerce kişi var, hep birlikte çok farklı bir enerjide oluyoruz. Herkes evlerindeyken o kalabalığın sinerjisine girilemeyecek zaten. Teknoloji bazı şeylerin özünü kaybetmesini sağladı. Belki de teknolojiyle öz bir harman yaratacaktır, bambaşka bir güzellik ortaya çıkacaktır. Bunu da bilemiyoruz. Yaşayarak deneyimliyoruz.

Müziğini hiç dinlememiş birine nasıl anlatırsın?
Müziğimi insanlar çok da dinleyemedi aslında… Bugüne kadar yaptığım tüm projeler; çalışmaktan gurur duyduğum profesyonellerle üretimimizdi. Onların müziği zaten anlatılmaz. Ozan Çolakoglu, Ersay Üner, Emrah Karaduman; ülkemizde en çok hit şarkıyı yapan, en profesyonel insanlar. Onların müziğini anlatmak benim haddim değil zaten. Kendi müziğimi anlatacak olursam da siz sadece Nasılsın Aşkta  ve Yalan’ı duydunuz. Duyulmamış nerdeyse 400 adet şarkım daha var. Ben müziğimi isyan ederek yazıyorum. Bu evrene bir isyan değil, kendime bir isyan aslında. Genelde müziğimde kendi iç savaşlarımı aktarıyorum. Bu yüzden şarkılarımın kafası biraz karışıktır. Zıt iki noktadan çıkıp aynı noktada birleşirler. Mesela Yalan’da “Beni sevdikleri, sevdiğini söyledikleri yalan.” diyorum ama hemen sonrasında ama “Bana dokunma, yaklaşma çünkü kanarım gelirsen bana.” diyorum. İstediğim arzularla, realist olduğum tecrübeleri harmanlıyorum. Benim müziğim duyabileceğiniz en çıplak iç sesim.

Müziğinde kitlelerle olan iletişim mi bireysel seçimlerin mi ön plana çıkıyor?
Bugüne kadar kitlelerle olan iletişimimdi ön planda olan çünkü buna çok ihtiyacım vardı. Çünkü önce insanların kitlelere hitap edebileceğimi görmeleri gerekiyordu. Bunu gördükten sonra zaten benim bireysel seçimlerim de onlara hitap etmeye başlayacaktı. Bu yüzden kariyerimin ilk zamanlarında kitlelerle olan iletişim daha ön plandaydı ve bireysel iletişimim kliplerimdeki mesajlar da saklıydı.

Tanınıyor olmak dış dünya ile bağını ne ölçüde etkiliyor?
Hiç etkilemiyor! Benim için tanınıyor olmak çok normal, zaten benim birinci sınıftan beri fanlarım var dediğimde, bunu her hatırlattığımda güleriz ama tanınıyor olmak beni hiç etkilemiyor. Dış dünya diye bir şey yok benim için. Benim için olan şey aslında herkesin içinde bir ben varım. Benim içimde olan her şey herkesin içinde. Bir ben varım, benim içimde herkes var. Biz bir bütünüz o yüzden dışarısı diye ayırmıyorum.

Kariyerin nasıl bir evreden geçiyor?
Dönüşümlü bir evreden geçiyor aslında ve dönüşüm sancılıdır. İyiye dönüşsen de kötüye dönüşsen de sancılıdır. Artık potansiyellerimi tam olarak dile getirme dönemine girdiğimi düşünüyorum, bu da beni heyecanlandırıyor ve beni kanatıyor. Kariyerim şu anda 17 yaşındayken dünya starı olacağım dediğimden sonra, dünya starı olabilme ihtimalini en azından kanıtladığım bir evrede. Görünenden daha fazlasını ve daha büyüğünü yapmak için, kendimi de daha da büyük bir şey için dönüştürmeye çalıştığım bir dönem aslında. Tam da karantina sürecine denk geldiği için herkes dönüşüyor aslında, beni anlayacaklardır. Şu anda bir duraksama sürecindeyim daha yükseğe sıçrayabilmek adına şu anda kendimi saklıyorum.

Senin için sırada ne var?
İngilizce bir şarkı çıkarmak! Beni tekrar göreceğiniz şarkı İngilizce olacak. Yaptığım parçalar çok parladı ve ben Türk müziğini asla bırakmak istemiyorum. Türk müziğini çok sevdiğim için, Warner Music ile olan anlaşma da şunu istedim hep. Bir İngilizce şarkı sonrasında Türkçe şarkı yapmak istiyorum. Ben her zaman Türkçe şarkılarımı da söyleyen biri olacağım.

“Sevdiği işi yapan insanları yıpratmaya çalışıyorlar ama kişi yaptığı işi seviyorsa yıpranmıyor, hatta her şeye rağmen daha fazla bağlanıyor.”

Selda Bağcan şey demişti “Aleyna Türkiye’nin Madonna’sı olacak!” Ben de bu derin sohbetin sonunda yine bir “Aleyna’lık” yapıp, şunu söyleyeceğim; “Dünyada bir tane Madonna varsa, Türkiye’de de bir tane Aleyna var.” (Gülüyor)

İZLE!

Interview Duygu Bengi
Photography by Emre Ünal
Videography Melike Müge Şahin
Fashion by Oğuz Erel
Hair by Önder Tiryaki
MUA Rıfat Yüzüak
Post Production Sezer Arıcı
Asst. of Photographer İdil Hacıarifoğlu
Asst. of Videographer Burak Bazen
Color Gökhan Göktepe
Fashion Team Dilara Vural & Furkan Çelik
Asst. of Hair Stylist Günay Mehmedova
Nail Art Joli Master
Author: Based Istanbul

RELATED POSTS