Poor Things

Arts & CultureFebruary 10, 2024
Poor Things

Yunan yeni dalga sinemasının öncülerinden olan Yorgos Lanthimos’un son eseri “Poor Things”, izleyicileri zevkler ve acılarla dolu, ihtişamlı bir dünyaya adeta sürüklerken, bilim insanı tarafından hayata döndürülen genç bir kadının hikayesini merkezine alıyor. Bu deneyim, kendi başına her şeyi ifade eden bir evrende, üstkurmaca bir anlatım tarzıyla kompozisyonu zenginleştirerek katmanlar arası dengeyi ustalıkla yakalıyor. “Poor Things”, sadece herkesin gizlice konuştuğu ancak içten içe sahip olmak için uykularını kaçıran bir varoluşa hizmet eden bir yapıt olarak öne çıkıyor.

Alasdair Gray’in aynı adlı romanından senarist Tony McNamara tarafından uyarlanan film, toplumdaki erkek ve kadınların rolleri hakkında konuşmak için gotik geleneklerin dilini kullanıyor. Lanthimos’un yakın çekim ve estetik konusundaki zevkini yeniden ortaya çıkaran Poor Things, hikaye anlatımına yardımcı olan yaratıcı yaklaşımının yeni bir yönüne odaklanıyor. Hikaye, başlangıçta gizli tutulan nedenlerden ötürü, yeni yürümeye başlayan bir çocuğun yeteneklerine, mizacına, kelime dağarcığına ve dengesiz bir yürüyüşe sahip yetişkin bir kadın olan, Frankenstein’a benzer bir şekilde yeniden dirilen Bella Baxter’a odaklanıyor. Emma Stone’un canlandırdığı Bella karakteri trajik bir şekilde hayatını kaybettikten sonra, 1800’lü yıllarda zeki ve alışılmışın dışında deneyler yapan bir bilim adamı Dr. Godwin Baxter tarafından beyninin bir bebeğin beyni ile değiştirilerek hayata döndürülen genç bir olarak karşımıza çıkıyor. Mary Shelley’nin “Frankenstein” eserinden de ilham alan hikaye, yeniden canlandırılmış bir kadının cinsel, duygusal ve entelektüel olarak kendini keşfetme arayışını konu alırken, edebi ilhamları ve görsel dünyasıyla da öne çıkıyor. 

Bilim insanının koruması altındaki Bella öğrenmeye ve kendi kendini keşfetmeye heveslidir biçimde filmde yer buluyor. Çocuksu ama bir o kadar da yetişkin vücutlu ve mastürbasyonu keşfettiği için giderek daha fazla heyecanlanan ve bu da onun çocuksu pidgin İngilizcesinin ötesinde dil becerilerini harekete geçiren Bella, her hareketi ve kararıyla şok edici bir figür olarak betimlendiriliyor. Dr Baxter, hizmetçisi Ms. Prim (Vicky Pepperdine) ve Baxter’ın Bella’ya derinden aşık olan taze yüzlü araştırma asistanı Max McCandles (Ramy Youssef) eğitim veriyor. Kendisinde olmayan dünyeviliğe aç olan Bella, dünyayı keşfederken yolu becerikli ve aynı zamanda ahlaksız bir avukat olan Duncan Wedderburn ile kesişiyor ve ikili Lizbon, Paris ve İskenderiye’ye uzanan macera dolu bir yolculuğa çıkıyor. Bella, itibarsız Wedderburn’le birlikte, güzel bir fado şarkısıyla büyülendiği Lizbon’u ve Duncan’ın kumarhaneden kazandığı paraları kullanarak insanları yoksulluktan kurtarma görevini üstlendiği İskenderiye’yi ziyaret ediyor. İkilinin lüks dolu tatilleri, Paris’te umdukları şekilde gitmiyor. Paraları kalmazken Bella, seks işçiliğinin faturaları ödemenin anahtarı olduğunu fark ediyor. Bella, kendi tarzında, Steven Marcus’un The Other Victorians veya Ronald Pearsall’ın The Worm in the Bud filmindeki bir figür gibi, büyük bir Viktorya dönemi kaşifi, maceracısı ve cinsel benliğin kaşifi haline gelirken aldığı bir haber sonrası hayatının kurtarıldığı ve dönüştürülüğü Dr. Godwin Baxter’ın evine geri dönüyor. Sıra dışı ve teatral bir şekilde yazılmış diyaloglar, gizemli bir atmosfer, karakterlerin duygusal karmaşıklığını ve toplumsal çatışmaları ele alış biçimiyle Lanthimos, filmin ilk anından itibaren izleyenleri kendi evreninde bir yolculuğa çıkarıyor. Görsel anlatımın da edebi bir derinliğe dönüştürülüğü film, renkleri, mekanları ve kostümleri, anlattığı temaları ve duygusal tonları desteklemek için ustalıkla kullanıyor. Oppenheimer ve Barbie ile yarıştığı ödül sezonunu başarılı bir şekilde geçiren Poor Things, Oscar Ödülleri’nde de En İyi Film ve En İyi Kadın Oyuncu gibi büyük adaylıklarının favorisi olarak gösteriliyor. 

Author: Yiğitcan Genç

RELATED POSTS