Liu Bolin

Arts & CultureOctober 1, 2015
Liu Bolin

Liu Bolin’in insan ve devlet dinamikleri arasındaki ilişkiyi ele alışı; bunların birbirine etkisi ve günümüzün gerçekliği arasında çeşitli etkiler yaratıyor. Bolin ile röportajımız her açıdan herkesi özerkliğe dair kışkırtabilecek bir kişiliği ortaya koydu.

Sanatınız nasıl evrildi?

Sanatsal ifade biçimleri açısından, heykelden vücuda daha sonra ise fotoğrafçılık sürecine geçtim ama söz konusu olan şey sanatın çağrıştırdığı anlamdır. Ben formun, ruhtan kalbe olan sürecini ve daha sonra ruhun sürecini deneyimledim.

Sanatınızda kullandığınız araçlar tarihi ve özneleri aşıyor. Bunu açıklayabilir misiniz?

Sanatın kendisi toplumda değişimleri getirir ve ötesine geçer, formlarda gittikçe değişime uğrar ve bu ilerici bir sürecin şeklidir. Ancak insan her devrimde, kendi çevresinde kendi iyi bildiği becerisi ve form ile hayata, ruh ve ifadelerin özgürlüğünü yansıtır. Bu sanatta hiç değişmez. Bu sebeple eserlerimde mümkün olduğunca etrafımdaki malzemeleri kullanarak insanlığın şu anda karşılaştığı karışıklığı ifade etmeye çalışıyorum.

İşlerinizin ana teması kendinizsiniz. Neden?

Benim eserlerimde vücudun kaybolmasıyla, insanlığın yarattığı çelişkili ilişkiye dayanarak, karşılaşılan şaşkınlık gösterilmektedir. Eserlerdeki sadece ben değilim, gerçek dünyadaki herkes benim gibi şaşkınlıkla karşı karşıya gelecektir. Bu da benim eserlerimde, bedenimle belirli bir mesafeyi koruma, gözlem ve düşünme yürütme şeklimdir.

İşleriniz için nasıl hazırlık yapıyorsunuz?

Eserlerimin üzerinde çalıştığım zaman ilk olarak, arka planı düşünürüm. Daha sonra ise arka plandaki yerimi seçerim ve orada hareketsiz dururum. Yardımcımın gövde arkasındaki renge blok koymama yardım etmesine izin veririm ve belirli bir noktadan bakıldığında ben kaybolurum.

İnsanın gelişiminden kaynaklı eşitsizlik ve dengesizliğe neden bu kadar ilgi duyuyorsunuz? Bu konuda yetiştirilmenizle alakalı kişisel bir etki var mı?

Sanatçı açısından bakıldığında onun konusunu ve formunu aynı zamanda söz konusu olan kişinin kendi kişisel deneyimlerini etkileyebilirsiniz. Bu gibi eserlerin benim dikkatimi çekebilmesinin nedeni ise; ben toplumda uzun zaman zor bir iş süreci geçirdim, toplumda kendimin çok fazla olduğunu hissediyorum. Bunun gibi deneyimlerle bireysel açıdan, yaşam ile ölüm karşısında sosyal statünün muazzam derecede baskı altında olduğunu hissediyorum. Bu nedenle yüzleşmek zorunda kalarak toplumdaki olumsuz etkiler hakkında düşündüm ve bunun gibi şeyler benim açımdan bireysel değil. Ben kendi yaşamlarımı oluştururum, kendi deneyime kendim rehberlik ederim.

Benim için sanatın yayılması çekirdek ruhun ve kişinin kendisi hakkındaki düşüncelerinin yayılmasıdır.

Hacker serisinde ‘Bir ülke ve insanları arasındaki ilişkiyi, devletin politik gücünün baskısını ve aynı zamanda fotoğrafların haklarını sorguluyorum’ demiştiniz. ‘Büyük Birader’ felsefesinin insanın gelişimi üzerinde olumsuz bir etkisi olduğunu mu düşünüyorsunuz?

Hacker serisinde sanal dünyadaki devlet ve bireysel görüntüler arasındaki ilişkileri, sanal dünyadaki resimler arasındaki savaşı, ilişkileri sorguladım. Kazanmak, saklanmak ve onu geri koymak için resimler yerleştirdim. Bunun en ilginç yer olduğunu düşünüyorum. Gerçek dünyaya karşı demiyorum çünkü internetin gelişimi, günümüz insanlarının yeni bir döneme girmesine izin verdi. İnternet ağının insanlığın gelecekteki gelişimini ölçülemez şekilde etkilediğini düşünüyorum. Biz şu anda sadece eşikte duruyoruz, onun potansiyelini ve tehlikelerini henüz görmedik.

Facebook ve Instagram ile insan gelişimi ve sanat arasındaki bağı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu iki araç kişisel özerkliğe yol açabilir mi?

Bu iki yazılım insanların kısa süre içerisinde bilgi alışverişi içinde olmasını sağlayabilir. Dünyanın küçük araçlar haline gelmesi için onlar sanal dünyayı inşa ettiler. Aynı zamanda insanların rüya gibi gerçek olmayan bir ortama girmesine olanak sağlandı. Halkın arzuları esinlenilir, onların iyi ya da kötü olduğunu söyleyemeyiz. Kültür ve sanatın esinlenme olduğunu düşünüyorum ama internet ağı sanalı temsil eder ve aynı zamanda insanı olumsuz şeyler yapmaya teşvik eder.

Bazı sanatçılar sanat eserinin tek başına durabileceğini ve seyirciye ihtiyacı olmadığını iddia ediyor. Eserleriniz halk için mi yoksa daha çok devlet kurumlarına yönelik mi?

Sanatsal bir bütünlük ve gelişme açısından bakılacak olursa, sanat mutlak değildir. Sanatın seyirci gerektirmediği söylenemez, aynı zamanda sanatın sadece kendisi için olduğunu da söyleyemeyiz. Bana göre sanatın yayılması, kendi çekirdek ruhunun ve düşüncesinin yayılmasıdır. Bu yükseklikte düşünürsek bireyin içindeki sanatçıya ya da izleyici ihtiyacına bakılmaz. Bu en önemlisi değildir, önem taşıyan şey sanatın iyi bir eser olması, yayılabilmesi ve etkili olabilmesidir.

Eserleriniz medyaya etki etti. Günümüzde haber alışımız yönünden medyayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Gerçekçi olarak konuşmak gerekirse, medya propagandasının amacı belli bir tutumun sürekliliğidir. Belirli bir olay hakkında görüşlerimi sunmuş gibi, insan davranışının içerde haberleri olduğu gibi. Gerçeği ikna etmek zordur, tıpkı medyanın insanları konumları ve getirdikleri görüşlerini etkilemesi gibi.

Ticari işlerle ilişkiniz nedir?

Bir sanatçı olarak, ben eserlerimde sadece ideolojik düşüncelerimi, insan ruhunu ve bilgi alışverişiyle oluşan çalışmasını veya etkisini ya da ideolojik etki ve iletişim sürecini düşünürüm. Buradaki asıl odağımın düşüncelerimin bir uzantı haline gelmesi olduğunu söyleyebilirim.

Ticaretle ilgili olarak, o galericilerin işidir, onlar sizin eserinizi ürün olarak, satmak için etiket fiyatı oluşturur ve satışa çıkarırlar. Bu bir sanatçının işi değildir. Ben sadece bir sanat eseri üretmek üzere çalışıp düşüncelerimi ifade ederim. Bu sanatçı olarak çözmek zorunda olduğum bir konu değil.

Çinli algısı üzerinden halk imajınızı nasıl buluyorsunuz? Bir yabancı mısınız?

Çin’de ben kesinlikle bir yabancı kimlik taşımıyorum. Köklerim de eserimin başlangıç noktası da Çin. Benim erken dönem çalışmalarım çoğunlukla Çin’de gerçekleştirildi. Ardından yabancı ülkelerde de bir sürü eser yaptım. Ama Çin’de yaşamış olduğum şey, tüm dünyanın daha fazlasını daha derinlemesine düşünmesini sağlayacaktır. Konumu önemli değil, artık tüm bilgiler aynı zamanda oluşuyor.

Eserleriniz politik ve bazı sanat çevreleri bundan korkuyor. Sanat piyasasının istedikleri sizin için önem teşkil ediyor mu?

Benim eserim daha çok insanlığın karşılaştığı sefalet ve insan arzusundan kaynaklanan kısıtlamalarla ilgili. Eserimin siyasi ya da kaçak sanat olduğunu düşünmüyorum. Eserlerimin kendisini, düşüncelerini ve sanattı daha iyi bir noktaya taşıma konusundaki beceriyi düşünüyorum. Bu benim bireysel özelliklere sahip olabileceğim anlamına gelebilir, diğer sanatçılar beceri veya siyasi çalışmalara odaklanır. Benim deneyimlerim karar alma konusundaki düşünceleri etkiler, bu yüzden bu tür eserlerim var.

Yeni projelerde çalışmadığınız zaman ne yapıyorsunuz? Halen aktif bir protestocu musunuz?

Fotoğraf ve heykel çalışmalarımı aynı zamanda yürütüyorum. Eserlerin daha kolay yayılması ve insanlar tarafından daha iyi okunması konusunda önemli bir yöntem. Aynı zamanda birçok heykelim var. Eserlerimi tek taraflı açıklamalara karşı protesto açısından düşünüyorum. İnsanlığın kötümser düşüncesine hatta kendi kaderini kurtarma konularına odaklanıyorum. Bu benim çalışma şeklim.

Author: Tabitha Karp

RELATED POSTS