Bize kendinden bahseder misin?
Denzi: Selamlar ben Denzi, 10 yıldır müzikle uğraşıyorum. Çeşitli tarzlarda çeşitli insanlarla müzik yapıyorum.Endüstri tasarımı mezunuyum bunu şarkılarımı güçlendirmek için kullanıyorum. Her şeyimi kaybetsem de neşemi kaybetmem.
Sence günümüzde Türkiye’de nasıl bir müzik kültürü hakim?
Denzi: Açıkçası şu an rap müzik yeni pop müzik oldu ve hatta pop’u da geçerek arkasında bırakıyor. Geçmişe baktığımda yakında tekrar alternatif müzik; pop olacakmış gibi gözüküyor.
‘Connect with the Unexpected’ mottosunda kendini nerede konumlandırıyorsun?
Denzi: Kendimi unexpected biri olarak tanımlayabilirim. İlgilendiğim her şey de benimle bağlantı kuruyor gibi.
Yaratma sürecin nasıl ilerliyor?
Denzi: Sabah uyanırım güzel bir kahve yaparım kruvasanımı yerken toplum dengelerini değerlendiririm. Bu sırada aklıma gelen naçizane kelimeleri sırasıyla art arda kullanırım. Üstüne ise köpüklü bir müzik koyduktan sonra afiyetle şarkının tadını çıkarırım.
“Daha geniş kitlelere ulaşabilmek için müziği bir tüketim nesnesi olarak algılamanın ötesine geçmek gerekiyor.”
-Rinxlaya
Başka bir müzisyenle birlikte çalışmanın sana kattığı bir ders nedir?
Denzi: Başka bir perspektif ufkumu aydınlatır. Göremediğimi görür. Sanki kafamın arkasında da gözlerim varmışçasına.
Converse ile nasıl bir paydada birleştiğini düşünüyorsun?
Denzi: Converse ekibini seviyorum, kapitalist bir uçta durduğum zaman beni içine alan nadir çemberlerden. Sokak tarzını, yaşamın hızını benim gibi benimsemesi en ortak noktam.
‘Frontal’ için bir araya geldiğinizde, birbirinizle ilgili ilk izlenimleriniz neler oldu?
Denzi: İlk izlenim çok iyiydi, sonrası da… Daha çok birlikte çalışırız diye düşünüyorum.
Sence şu ana kadar ki yapılmış en iyi şarkı?
Denzi: Gorillaz – Melancholy Hill
Temsil ettiğiniz müzik türlerinin daha geniş kitlelere ulaşabilmesi için sence neler yapılabilir?
Denzi: PR çalışmaları ve konser verebilmek işe yarıyor. Ayrıca, müziği destekleyen markalarla bir arada olabilmenin de çok güzel bir artısı oluyor.
Bize kendinden bahseder misin?
Rinxlaya: Ben rinx, deneysel hip hop sanatçısı ve tasarımcıyım. 2014’ten bu yana bağımsız müzik kolektifi M4NM bünyesinde çeşitli sergiler düzenledim, bağımsız sahnede birçok etkinlikte yer aldım. Bağımsız olarak sürdürdüğüm müzik serüvenimin yanı sıra “gubbishgubbish” mahlasıyla görseller üretiyorum. Ayrıca, dayanışma içinde olduğum arkadaşlarımla yerel sahnede üretim yapan kadın ve kuirlerin arşivini tuttuğumuz, etkinlikler düzenlediğimiz “abis” isminde bir arşiv projesi yürütüyoruz.
Sence günümüzde Türkiye’de nasıl bir müzik kültürü hakim?
Rinxlaya: Çeşitli seslerin ve yaklaşımların bir arada olduğu bir sahne var.
Connect with the Unexpected’ mottosunda kendini nerede konumlandırıyorsun?
Rinxlaya: Frontal özelinde parçanın ortaya çıkış süreci, iki farklı genre olması projeyi unexpected yapıyor. Kendi müziğim özelinde ise düzensiz flowlar, senkop ve gürültü ana unsurlar.
“Kendimi unexpected biri olarak tanımlayabilirim. İlgilendiğim her şey de benimle bağlantı kuruyor gibi.”
-Denzi
Yaratma sürecin nasıl ilerliyor?
Rinxlaya: Son zamanlarda üretim-yayın-sahne süreçlerini ayrı motivasyonlarla ele almaya çalışıyorum. Üretim süreci en keyifli süreçlerden biri. Oyun oynamaya, deney yapmaya açık.
Başka bir müzisyenle birlikte çalışmanın sana kattığı bir ders nedir?
Rinxlaya: Farklı pratiklerle çalışmak, farklı bakış açılarını anlamak önemli benim için. Farklı müzisyenlerle çalışmanın getirisi bu.
Converse ile nasıl bir paydada birleştiğini düşünüyorsun?
Rinxlaya: Converse’in alt kültür’e verdiği değer, projedeki mottoları bizim kendimizi ifade edebileceğimiz bir alan açıyor.
‘Frontal’ için bir araya geldiğinizde, birbirinizle ilgili ilk izlenimleriniz neler oldu?
Rinxlaya: Denzi’yi tanıyordum, bu projede güzel şeyler yapabileceğimizi hissetmiştim.
Sence şu ana kadar ki yapılmış en iyi şarkı?
Rinxlaya: King Crimson – Starless
Temsil ettiğiniz müzik türlerinin daha geniş kitlelere ulaşabilmesi için sence neler yapılabilir?
Rinxlaya: Müziği bir tüketim nesnesi olarak algılamanın ötesine geçmek gerekiyor.
Interview by Ceydanur Demir
Photography by Zafer Tektaş
Styled by Murat Kıvık