Girl on Girl by Charlotte Jansen

Arts & CultureJune 6, 2017
Girl on Girl by Charlotte Jansen

Söz konusu sanat olduğunda genelleme yapmak zordur ama söz konusu kadın fotoğrafçıların bakış açısı olduğunda, bir genelleme ile sizi yanılgıya uğratmayacaklarını söyleyebiliriz.

Sosyal medyanın kendini ifade edebilmedeki gücü ve markaların kadın bakışına olan ilgisi…Şimdi, kadınlar hiç olmadığı kadar güçlü! Gazeteci Charlotte Jansen, günümüzde fotoğraf dünyasına hükmeden “kadın bakışı”nı, 40 kadın fotoğraf sanatçısının işleri üzerinden “Girl on Girl” başlıklı kitabında inceliyor. Charlotte ile kadının rolünü, bu noktaya nereden gelip nerelere gideceğimizi konuştuk.

“Kadın bakışı” senin için ne anlama geliyor?

Benim için kadın bakışı dünyayı çok daha farklı görme biçimi demek; kimliğin daha akışkan ve aramızdaki bağlantınınsa çok daha esnek olduğu bir yer. Egemen ve katı sınırlara sahip “erkek bakışı”na alternatif bir bakış açısı sunuyor. Bu daha iyi ya da daha kötü olduğu anlamına gelmiyor; sadece ondan daha farklı ve ana akım platformlarda görmeye pek de alışkın olmadığımız bir bakış açısı.

“Girl on Girl” için başlangıç noktan neydi?

Normalde sanat muhabirliği yapıyorum; bu nedenle kitapta bahsedilen konular ve sanatçılar hakkında halihazırda bir şeyler yazıyordum. Ama fikrin zihnimde oluşması Twitter’da feminist selfie’ler hakkında yaşadığım bir tartışmadan sonra oldu. Bir kadının seksi bir fotoğrafını paylaşmasının feminist bir duruş olduğunu düşünmüyordum ama bu argümanım gerçekten farklı reaksiyonlar aldı ve bu da beni bu konuyu daha derinden incelemeye itti. Sonrasında da siyasi bir çıkara bağlı kalmaksızın kadınların fotoğrafını çeken kadınların başvurduğu farklı yaklaşımları inceledim.

Bir fotoğraf gördüğünde bir erkek ya da bir kadın tarafından çekildiğini anlamak mümkün mü? Belirli bir kadınsı yaklaşım ya da estetikten söz edebilir miyiz?

Her zaman o kadar da belirgin olduğunu düşünmüyorum ama genelde bu “bakış” yeterince dikkatli bakarsanız görünür oluyor. “Kadınsı” bir yaklaşım diye bir şeyin var olduğuna inansam da bunun yalnızca kadınlara ait bir yaklaşım olduğunu düşünmüyorum. Örneğin; görüştüğüm kadınların çoğu fotoğrafını çektikleri kişilerle yakın çalışıyor ve iyi tanıdıkları ya da en azından aşina oldukları kadınları çekmeye meyilli oluyor. Öte yandan, eminim fotoğrafta “erkek bakışı”na ve yaklaşımına sahip olan birçok kadın da vardır. Söz konusu sanat olduğunda genelleme yapmak çok zordur çünkü her yaklaşımın kendine has özellikleri var. Benim için asıl önemli ve ilgi çekici olansa izleyici ve toplum olarak cinsiyetçi fotoğrafçılığa dair fikirlere ve fotoğrafta bedeni kullanış biçimlerimize verdiğimiz tepkiler.

IZUMI MIYAZAKI, Izumi Miyazaki Bread

Bir kadının başka bir kadını fotoğraflaması sence siyasi bir eylem mi?

Bazen öyle, bazen değil. Bence asıl ilginç olan nokta öyle olmasa bile genelde siyasi bir eylem gibi yorumlanması. Kadın bedeni nötr olarak algılanamıyor.

“Body shaming” konusunda ne düşünüyorsun?

Mide bulandırıcı buluyorum. Kadınlara karşı tavrımızın ne kadar ikiyüzlü ve bedenleri üzerindeki taleplerimizin ne kadar absürt olduğunun bir işareti.

Son zamanlarda sana ilham veren bir sanatçı var mı?

Sanatçılar bana her gün ilham veriyor! Son zamanlarda Angolalı bir fotoğrafçı olan KEYEZUA’yla konuşuyorum; çok etkileyici işleri var. Umarım Girl on Girl’ün yeni bir cildini çıkarıp ona yer verebilirim!

PINAR YOLAÇAN, UNTITLED

Kitabında yer vereceğin sanatçıları neye göre seçtin?

Araştırma süreci oldukça uzun sürdü. Tanıdığım sanatçıların bir listesini çıkarıp diğer sanatçılar, küratörler, galeriler ve yazarlarla konuşarak yenilerini eklemek neredeyse iki yılımı aldı. Çok kitap okudum ve birçok sergiye gittim; tabii Instagram’ı da altüst ettim! Ana kriterim farklı alanlardan, bağlamlardan ve hayatlardan gelen; son beş ila yedi yıl içerisinde uluslararası platformda önemli bir iz bırakmış olan sanatçılar bulmaktı. Yaşadığımız dönemde bu konuda neler olup bittiğini yakalamak istedim.

Sence “kadın bakışı”na markalar tarafından el mi konuldu?

Kaçınılmaz bir biçimde ticarî bir boyut kazandı zira ticarî bakış her şeyden güçlüdür! Ama en azından bu, konunun tartışıldığı anlamına geliyor. İnsanlar bu konu hakkında konuşuyor ve markalar da ürünlerini satmak için bu konuyu kullanıyor; neticede daha fazla insan bu tür derin konularla ilgilenmeye başladığından buna tamamen karşı değilim. Bugünlerde herhangi bir akımın ticarileşmesine engel olunabileceğini sanmıyorum.

Sui Zhen – Secretly Susan

Sence sosyal medyanın buna bir etkisi var mı?

Kadın bakışında kesinlikle önemli bir rol oynuyor. Artık çok daha fazla kadın işlerini yayınlayabiliyor ve Tumblr, Snapchat ve Instagram gibi platformlar sayesinde çok daha fazla görünür olabiliyor. Bu da demek oluyor ki kadınlar artık işlerinin “onaylanmasını” beklemek zorunda değil; bizim jenerasyondan çıkan en etkili fotoğrafçıların çoğu bu işe çevrimiçi platformlarda kendi kitlelerini oluşturarak başladı. Bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Onaylanmaları ve amaçları bir iş birliği ve insanlara açık tartışmalar sonucu şekil aldı. Benim için bu, kadın bakışının bir başka yönü.

Yadsınamaz bir gerçek de var. Sosyal medya sayesinde fotoğraf çekme anlamında da eşsiz bir dönemden geçiyoruz. Bu format neticesinde fotoğraf çekmenin artık yepyeni bir tekniği ve estetiği var.

Bugüne kadar aldığın en iyi tavsiye nedir?

Daima bir acemi gibi düşün. Usta bir zihinde yalnızca birkaç olasılık vardır ama bir aceminin zihni birçok ihtimale açıktır.

Fotoğraf konusunda duymaktan en çok sıkıldığın soru nedir?

Selfie hakkındaki tüm sorular…

“Sıkılmadan tekrar tekrar okurum” dediğin bir kitap var mı?

1990’larda yayınlanan Yoshiko Shimada adlı Japon feminist bir sanatçının “Escaping Oneself” adlı denemesi. Feminist edebiyatta okuduğum en iyi şey olabilir. Manifestom olarak kabul ediyorum. Annie LeClerc ve Marie Cardinal gibi 1970’lerin radikal Fransız feminist yazarlarını da beğeniyorum. Ne kadar çılgınca görünse de yepyeni bir şey deneme çabalarını takdir ediyorum. Valeria Solanas’ın SCUM Manifesto’sundan asla sıkılmam. Gerçekten sözünü sakınmıyor!

PETRA COLLINS, Sarvida

Bir dizi karakteri olsan kim olurdun?

(Gülüyor) Daha önce hiç düşünmedim. Aklıma gelen ilk isim ünlü animasyon dizisi Daria’nın aynı adlı karakteri.

En sevdiğin kelime nedir?

Tatterdemalion (“pejmürde giyimli”).

ISABELLE WENZEL, Rotation 2

Author: Duygu Bengi

RELATED POSTS