Elusive

UnframedMay 3, 2016
Elusive

Fotoğraftaki gerçek zorluğun uzun ömürlü görüntüler üretmek olduğunu bildiği için, Sophie Arancio’nun ilham perileri ve modellerinin aklından ne tür duyguların geçtiği dikkatimizden kaçıyor. Ve böylece sürekli bu fotoğrafların anlamını soruyoruz. Bayan Arancio ile bunun üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik…

Yaşınız?

30

Memleketiniz?

Paris

İşiniz?

Fotoğrafçı ve sanat direktörü.

Şu aralar en büyük ilgi odağınız?

Bugünlerde Paris’teki “Nuit Debout” sosyal hareketini kaçırmak mümkün değil. Beraber yaşama fikrini yeniden tanımlayan yeni tür bir topluma inanan bir grubun ortaya çıkışına şahitlik ediyoruz. Elbette bu çok enteresan ve toplumu sorgulamanıza yol açıyor.

Bireylerin ortak bir konu, tutku veya fikir etrafında toplanma fikrini her zaman sevmişimdir. Mesela, ben sık sık konserlere giderim ve sahnede olanın yanı sıra seyirciyi de gözlemlemekten hoşlandığımı fark ettim. Kalabalığın bir parçası olan, grubun enerjisine kapılmış insanları izlemek.

Bu ortamlar kendi kodları, değerleri ve umutlarıyla bir dünya içinde dünya yaratıyorlar.
Bireyselcilik kavramının her yerde olduğu bu zamanda, bana sanki daha önce bu kadar sosyal hareket ve topluluk yokmuş gibi geliyor.

Bunu fotoğraflarınıza nasıl uyguluyorsunuz?

Bir fikrin imgeleşmeden önce nasıl şekillendiğini tam olarak anlatamam. Bilinçaltımız güçlü veya zayıf etkiler bırakabilecek bilgileri ve duyguları kaydediyor, ve ben lensin arkasındayken bu tesirler kendilerini doğal olarak ifade ediyor.
Bu, hisler üzerinden ilerleyen bir yaklaşım; fotoğraflarım deneyimlerimle dolu ve dolayısıyla da benle beraber evriliyorlar.

İşimin estetiği, o anki ilham kaynaklarımla yol alması üzerinden kolayca açıklanabilir.

Daha derinlerdeki özün temsili, uğraştığım konular benden sıyrılıyor ve bu açıklayabileceğim bir şey değil.

Şu sıralar Paris’teki ilham perilerin kimler?

Yakınımda olan insanlardan çok ilham alıyorum: arkadaşlarım, erkek arkadaşım ve hatta işim aracılığıyla tanıştığım insanlar.

Eğer vücut yapıları beni etkilemişse, bu aynı zamanda onların tavrı, kişilikleri, geçmişleri ve dünya ile olan iletişimleri sayesinde oluyor. Bu, onların her zaman fotoğraflarımın öznesi olacakları anlamına gelmiyor – onları illa ki görüntülerimde bulacaksınız diye bir şey yok. Ama yine de her zaman yaratıcılık süreçlerimin kalbinde yer alıyorlar.

Tabii, fotoğraflarımın ortak noktası gençlik. Modellerim nadiren yirmi yaşın üstünde oluyor. Davranışlarındaki spontanlıkla beraber bir hafiflik paylaşıyorlar, bu da daha şaşırtıcı ve çelişkili, çünkü görünümlerinin aşırı farkındalar. Günümüz gençliği sosyal medyada ve uygulamalarda hayatlarını anlatarak büyüyor; kendi temsillerine tamamen hakimler.

Kendinizi Paris’in yaşam tarzı ile bir tutuyor musunuz?

Çok seyahat ettim ve Japonya olsun, Amerika olsun ve hatta Afganistan olsun bir çok ülkede her zaman rahat hissettim! Ama evet, Paris benim şehrim. Onu çok seviyorum ve ondan ilham alıyorum. Tüm mimarisi, kültürel yaşamı, modası, gastronomisi ve elbette gece hayatı ile inanılmaz bir yer.

Şu anda Paris’teki gençlik ortamı nasıl? Bize anlatır mısınız?

Yeni Parisli ortamı hakkında konuşmak zor çünkü şehir bugünlerde acaip bir enerjiye sahip. Geçen yıl Kasım’daki saldırılardan beri, genç insanlar, özellikle de o korkunç olaylara hedef olmuş olanlar, bulaşıcı bir enerjiyle yaşıyor gibiler. Şu aralar öyle ortalıkta olan bireysel figürler yok; daha çok genel bir ivme var.

Enerjileri havada hissetmeniz mümkün; paylaşım değerleri, yaratıcılık, her günü dolu dolu yaşamak, tutkuları tatmin etmek ve projeler yapmak. Genel olarak yükselmiş bir farkındalık var – insanlar temel şeylere odaklanmak istiyor. Bu bazıları için yaratıcılıklarını ortaya koymak, bazıları içinse arkadaşlarına konsantre olmak olabilir, ve bence herkes bir araya gelmek ve hayatı kutlamak istiyor.

Başarılı olan yaratıcı insanlarin etrafınızda olması size daha çok ilham veriyor mu?

Arkadaşlarımın çoğu yaratıcı işler yapıyor, onlar film yapımcıları, ressam, müzisyen, fotoğrafçı ve dahası. Dinamik ve uyarıcı çevrelerde dolanmak beni motive ediyor ve yeni projelerle çıkagelmek için zorluyor.
Konu ilham olunca, ben onu özellikle sıkça buluştuğum insanlarda değil, gündelik yaşamımda buluyorum. İlham bana bir ışık hüzmesiyle, metroda bir sahneyle veya bir yerlere yolculuk ederken geliyor.

Fotoğraf endüstrisi son yıllarda kesinlikle daha çeşitli oldu, bu sizi nasıl etkiledi?

Siz nasıl bakarsanız bakın meslek sürekli değişiyor. Ama yine de hiç onun hızında evrilmeye çalışmadım. İşinizi tanıtmak için yeni araçlar ve yollar var, ama ben yeni gelişmelere anında adapte olmak istemiyorum.

Fotoğrafçılığım bu hareketlerin ardından gitmiyor, çünkü işlerim her şeyden önce bana benziyor. Daha samimi işler yaptığım için her zaman hayatımdaki belli bir ana bağlı oluyor. Ayrıca sadece analog fotoğrafçılık yapıyorum.

Kendime sadık kalmaya, kendi yolumu izlemeye çalışıyorum ama bu vahşi olduğum anlamına da gelmiyor! Bir çok insanla tanışmak için gerekeni yapıyorum çünkü yaptıklarım her şeyin ötesinde insan hikayeleriyle alakalı. Bazen birisiyle, bir modelle, bir ajansla, markayla veya stilistle tanışıyorsunuz, kendinizi akışa bırakıyorsunuz ve bir şeyler oluyor; bir görüntü, bir seri veya yeni bir proje. İşim özellikle bu tür karşılaşmalardan esinleniyor.

Bir fotoğrafçı olarak bir resmi aktarmaya çalışırken sizin için en büyük zorluk nedir?

Bir görüntüyle ne kadar yüksekleri hedef alırsanız, o kadar hayal kırıklığına uğrama riski alırsınız diye düşünüyorum. Benim için önemli olan ilk olarak görüntünün ruhuma sadık olması ve ikincisi de bir duygu üretebilmesi veya başkalarına ilham verebilmesi.

Gözlerimizin önünde sürekli görüntülerin patladığı, fotoğrafın her yerde olduğu bir zamanda, gerçek zorluk uzun ömürlü görüntüler üretmektir.

Bir fotoğraf çekerken nelerden etkileniyorsunuz?

Yanımda her zaman bir kamera var.

Estetik detaylar, özel bir ışık, bir hal, renk, doku, güdü veya bir yüz bende fotoğraf çekme isteği uyandırıyor.

Sahneleme yapmıyorum; çoğunlukla anlık çekimler. Gündelik yaşamda bulduğum gerçekçiliğin bir biçimi olan spontanlığı tercih ediyorum.

Uzun vadede ne yapmayı umuyorsun?

Görüntülerimi daha büyük bir kitleyle paylaşmak için sergilemek isterim.

İşbirlikleri yapmaya da devam edeceğim çünkü böylece kişisel seriler yapmaya devam edebiliyorum. Gerçekten ticari bir yaklaşımla değil, sanatsal yaklaşımla ilgileniyorum.

Uzun vadede ayrıca daha çok video yapmak isterim – zaman geçtikçe hareketli görüntülerle daha çok ilgileniyorum. Bunu güncel aktivitelerimin bir uzantısı, keşfedilmesi her zaman zevkli olan yeni bir alan olarak görüyorum.

Author: Tabitha Karp

RELATED POSTS