Bye Chicago, Bonjour Paris! #fashionotesfromEmily

Arts & CultureOctober 9, 2020
Bye Chicago, Bonjour Paris! #fashionotesfromEmily

Eğer siz de haftasonunu Netflix’in yeni orijinal dizisi Emily in Paris’i bingeleyip Paris sarhoşu bir şekilde biletlerinizi rezerve edenlerdenseniz, emin olun ki tek değilsiniz! 90’ların kült dizisi Sex and the City’in yaratıcısı Darren Star’ın yapımcılığını üstlendiği moda, aşk ve şarabın başkentine ekranlarınızdan atıldığınız görsel yolculuğu bizimle noktalamaya ne dersiniz?

Dizimiz 20’li yaşlarında Chicago’da pazarlama yöneticisi olarak çalışan Emily Cooper’in patronunun beklenmedik hamileliği üzerine onun yerine ışıklar şehri Paris’te “Savoir” isimli lüks bir şirkette çalışmak için Avrupa’ya taşınmasını konu alıyor. Ayağının tozuyla çalıştığı firmadaki Fransızlara adeta tatlı Amerikan terörleri estiren Cooper, şehrin ona sunduğu her zorlukta bir mutluluk bulmakta oldukça kararlı! Klişelerin Netflix sözlüğündeki karşılığı olan Emily in Paris tam anlamıyla bir Fransız ve Paris stereotiplemesi: işe geç başlayan Fransızlar, yemek yerine yakılan sigaralar, İngilizceden kaçınan konuşmalar ve daha neler neler… Şehri ve “parisien”’leri dalga geçercesine ele alış şekline bakacak olursak, yapımcı Darren Star’ın eski sevgilisi Fransız mıydı acaba diye sormaktan kendimizi alamıyoruz. Klişeler bir yana, yarattığı Paris ambiyansı ve hali hazırda komedi unsuru olarak kullandığı yanlış anlaşılmalar, Paris’in 500 yıllık boru tesisatına yapılan göndermeler ve aşka yanlışlıkla çalınan kapılarla Emily in Paris haftasonunuzu renklendirecek çerez tadında müthiş bir Avrupa seyahati!

Paris ve Fransızlar hakkındaki bu “cliché” yaklaşımından dolayı dizi bir kısım izleyici tarafından eleştiri bombardımanına tutulmuş da olsa, dizinin kostüm tasarımcısı Patricia Field’in fashion ve “Sex and the City” kokan dokunuşlarıyla günümüzün “Carrie Bradshaw”u olmaya aday gösterilen Emily Cooper’in gardırobundaki birbirinden tarz looklara beraber göz atalım… Monokrom renkler ve Emily’nin lila ile imtihanı… Lila kombiniyle Emily başını yastığa rahat koyuyor desek yanılmayız ne dersiniz ? Sonuçta ne derler bilirsiniz; “Les plaisirs et les couleurs ne discutent pas!” (Renkler ve zevkler tartışılmaz!).

Palais Garnier’de bir gece ve siyahın bütün ihtişamıyla Audrey Hepburn’e müthiş gönderme! Operada bir gece hiç bu kadar “chique” olmamıştı!

Paris’i ele alan her filme ve diziye bakıldığında bu bir kuraldır ki bereler sokakların vazgeçilmezidir. Karşınızda kırmızı beresi ve çantasıyla Pont Alexandre-III’de tüm Chanel şıklığıyla Emily Cooper!

Güneş sarısı elbisesi ve siyah kontrast kemeriyle Palais-Royal bahçelerinde Emily’den “baguette” keyfinin en sade güzelliği…

Hayali duayen modacı Pierre Cadault’dan dokunuşlarla Paris’te bir Amerikan müzayedesi ve sahnede tüm ekstralığı ve keskin güzelliğiyle beyazlar içinde bir Emily ! Soldé!

Beğenilsin, beğenilmesin Emily in Paris tam anlamıyla bir Paris fantezisi. Plaza Athénée’de kalan skandal ünlüler, Quartier Latin’de “santé”ye kaldırılan kadehler, Seine nehrine açılan tekneler ve Vogue’a kapak olacak çekicilikte şefler… Kendinizi Darren Star’ın ellerine bırakacak olursanız, Paris’e rüya gibi bir görsel yolculuk sizi bekliyor ama bizden size söylemesi eğer sınırlar açıldığında yolunuz ışıklar şehrine düşerse emin olabilirsiniz ki vadedilenin aksine, Paris sokaklarının Chanel n°5 kokuyor oluşu tam bir efsane!

Şimdi sizleri Emily in Paris’in tanıtımına göz atmaya davet ediyoruz!

Author: Doruk Güneş

RELATED POSTS