DUYGU Kendi yaratıcı yolculuğunda “cesur” olmak senin için ne ifade ediyor?
EYLÜL LİZE Kendi yaratıcı yolculuğumda cesur olmak kalıplara sığmamayı seçmek demek. Birilerinin çizdiği yolu değil, kendi sezgimi takip etmek ve yoluma sadık kalmak. Bazen de bu yolda çoğunluktan farklı düşünmeyi göze almak, bir ölçüde de dik kafalılık… Ben tüm dış seslere rağmen kendi sesimi duymaya odaklanıyorum. Ve bu yolda gizlenmeden, maskesizce kendimi ifade edebilmek yeterince cesur geliyor bana.
DUYGU Kuralsız ve özürsüz bir şekilde bir şey yarattığın, hafızanda yer eden bir anı paylaşır mısın?
EYLÜL LİZE Çok kıymet verdiğim bir işin setinde repliksiz, hissi yoğun bir sahne çekerken anın içinde küçük ve komik bir set kazası yaşadım. Planı değil, içgüdümü takip edip o anı sahneye dahil ettim. Zaten yönetmenimiz her sahnede bizi gerçeği aramaya ve ona yaklaşmaya teşvik ediyordu. Bence yaratmanın en özgür hali hiçbir şeyi zorlamadan anı olduğu gibi kabul etmek. Gerçeğe en çok orada yaklaşıyorsun.
DUYGU Korku — ya da onun yokluğu — kendini ifade etme biçimini nasıl şekillendirdi?
EYLÜL LİZE Korku varsa, orada üstüne gidilmesi gereken bir şey vardır. Mesele korkusuz olmak değil ama korkuyla yüzleşmeyi öğrenmek bence. Çünkü eğer korkular seni şekillendiriyorsa, kendini ifade edecek gücü nerede bulabilirsin? Ben korkularımla ve zihnimle oyun oynamayı tercih ediyorum… Zaten korkunun kendisi zihnin oynadığı bir başka oyun. Bu hissi geçtiğin an kendinle, kim olduğunla, sunduğun şeyle ilgili bir şeyler değişiyor bana göre. Özgürleşiyorsun.


DUYGU Sanatın için aldığın ve riskli gelen ama sonunda senin sesini tanımlayan bir karar?
EYLÜL LİZE Hayatımda verdiğim en riskli karar aslında bugün sanatımı icra edebilmem için atmam gereken ilk adımdı, o da oyuncu olmak. Mühendislik okuyordum, güvenliydi ve o zamanlar için mantıklıydı ama o yolda iç sesimi kısacağımı da sesimi istediğim şekilde duyuramayacağımı da biliyordum. Başka bir ifade alanına ihtiyacım vardı ve sanatın kendisi gibi benim yolum da hisle şekillendi. Ve şimdi geriye dönüp baktığımda riskli bulduğum şeyin aslında sezgilerime güvenme ve kendi sesimi yaratma cesareti olduğunu görüyorum.
DUYGU Yaratıcı işlerin dünyaya tek bir Brave Monologue sunabilseydi, ne söylerdi?
EYLÜL LİZE Her şeyin büyük anlamlar taşıması gerekmiyor. Bazen tek bir an sadece sana ait olduğu için değerli. Bir şeyin dünyayı değiştirmesi de şart değil ama onu senin yapman senin dünyanı değiştirebilir. Gandhi’nin “Whatever you do in life will be insignificant but it’s very important that you do it because no one else will.” cümlesi de benim durduğum yere çok yakın geliyor. Benim monoloğum da muhtemelen buna benzer bir anlam taşırdı.
DUYGU Dünya sessiz olduğunda, cesaretin bize ne söylüyor?
EYLÜL LİZE Her şey senin içinde, uzaklarda arama derdi. Kendini tanıdıkça var oluyorsun. Ve bence varlık asıl kendini tanımak ve kendine sahip çıkmakla başlıyor. Seni sen yapan her şey aslında ihtiyacın olanlar. Artısıyla, eksisiyle…Çözebildiklerin ve çözemediklerin… Hepsi bu yolculuğun parçası. Ve tam da orada, kendi içinden besleniyorsun. O yüzden ‘Sen sadece sen kal. Gerisi gelir,’ diyorum.
DUYGU Bilinmezliğin eşiğinde durduğunda seni ileriye doğru iten şey nedir?
EYLÜL LİZE Bilinmezliğin eşiğinde durduğumda, beni ileriye iten şey bilinmezliğin ta kendisi. Çünkü o korkuyu da getirir, merakı da. Ve ben o karışımı seviyorum. Kendini ve hayatı sürekli sorgulayan biri olarak, bilinmezlikle baş etme çabam bile bana çok şey öğretiyor. Her şeyin belli olduğu, öngörülebilir bir hayatın içinde, güvenli alanda insan yaratıcı tarafını nasıl besleyebilir ki? Bilinmezlik insanı diri tutar bana göre. Kendini yeniden keşfetmeye, cesur yanlarını ortaya çıkarmaya zorlar. Ve bence güzel olan şey, o bilinmezliğe rağmen hatta onun yüzünden ilerleyebilmek.
DUYGU Hayata karşı cesur olduğunu düşünüyor musun?
EYLÜL LİZE Cesareti bilinçli bir seçim gibi yaşamıyorum. Hayatın kendisi itiyor. Korkutsa bile, canlı hissettiren şeyi takip ediyorum sadece. Sanırım böyle davranmak bende bir reflekse dönüştü. Artık farkında bile olmadan yapıyorum. Hayat beni o tarafa çekiyor ben de karşı koymuyorum belki de.
DUYGU Yaratıcılık senin için ne anlama geliyor?
EYLÜL LİZE Yaratmanın kendisi benim tanımımda kendinle ve dünya ile bağ kurmanın en samimi hali. Ve yaratıcılık, klişe olsa da sadece bakmak yerine gerçekten görmekle ilgilenmekten başlıyor benim için. Ve o her ne ise ondan bir anlam çıkarabilmek… Somutun ötesine geçip seni yakalayan hissi takip etmeye başlayınca yol da seni kendi diline götürüyor ve ifade bir ihtiyaç haline geliyor.


“ Pişmanlık bana göre bir şey değil. Bazen hata sandığın şey bile seni kendi yoluna götürüyor. O yüzden kendimden özür dilemedim hiç. Ama kendime sert davrandığım zamanlar oldu, hala da olur. Kendimle inatlaşıyorum ama orta yolu bulmayı da öğreniyorum. “
-Eylül Lize Kandemir
DUYGU Sınırları zorlamak senin gerçekliğinde nasıl şekil buluyor?
EYLÜL LİZE Sınırlar aslında bir illüzyon bence, yeniden hayal edilmek için varlar. Benim için mesele, korkutan duygulara da yer açmak. Korkuyu yenmek zaten bir nevi kendine meydan okumak. Bu bile sınırları zorlamanın benim gerçekliğimde ne olduğunu özetliyor.
DUYGU Herkes kendine biraz sert davrandığı bir dönemden geçer. Sen ne zaman ve nasıl kendinden ve kararlarından özür dilemeyi bıraktın?
EYLÜL LİZE Hayatta her şeyin bir nedeni olduğuna inanıyorum. Pişmanlık bana göre bir şey değil. Bazen hata sandığın şey bile seni kendi yoluna götürüyor. O yüzden kendimden özür dilemedim hiç. Ama kendime sert davrandığım zamanlar oldu, hala da olur. Kendimle inatlaşıyorum ama orta yolu bulmayı da öğreniyorum. Dengeyi bulmak gerekiyor, hayattaki diğer her konuda olduğu gibi…
FROM BASED ISTANBUL N45 10TH ANNIVERSARY ISSUE: BRAVE MONOLOGUES
Cover Guest Eylül Lize Kandemir
Creative Direction & Words by Duygu Bengi
Photography by Abdullah Yazıc
Styled by Emre Köklüçınar
Head of Talent Hair and Makeup Önder Tiryaki
Creative Group Head Yağız Yeşilkaya
Producer Tunga Yankı Tan
Creative Production by BI Creative
Special Thanks to Cansu Sıtacı
Creative Team Duru Ustaoğlu, Kerem Acar
Hair Team Batuhan Sancar, Enes Sakızcı, Mustafa Akgül
Make-Up Team Doğukan Tuncer, Esra Poyraz, Hazar Baştürk
Gaffer Onur Karaca
Photography Assistants Hakan Diner, Hamza Kazım Esen
Styling Assistants Elif Akpunar, Şimal Özyiğit
Editorial Brews by Starbucks Türkiye
Bites by Focamia