Iris Van Herpen “Sculpting the Senses”

Arts & CultureFebruary 16, 2024
Iris Van Herpen “Sculpting the Senses”

Modern ve geleneksel, kontrol altında ve kaotik, apaçık ve detaylarda saklı… Iris Van Herpen MAD Paris’teki sergisiyle aynı ismi paylaşan “Sculpting Senses” adlı kitabında, kendi sanatının kendisine yön veren kreatif yolculuğunu ve bu yolculuğun nihai yolcuları olan tasarımların hikayesine tanıklık ediyoruz.

Sanat, bilim ve mimari ile örülen bir moda vizyonunu kompleks tasarımlarla bize aktaran Iris Van Herpen, bizi her zamankinden daha kişisel bir noktaya davet ediyor: Bütün bu evrenin tam ortasına. Beş yıldır kürasyonu süren ve aynı ismi paylaştığı “Sculpting Senses” sergisiyle ilgili “Günlüğümden bir sayfayı paylaşmak gibi.” yorumunu yapan sanatçı, kitap ve serginin birbirinden bağımsız olduğunu söylese de kişisellik noktasında bizi buluşturmuş.

Tasarımlarını sergilediği on beş yıllık kariyeri boyunca, binin üzerinde tasarım ile Iris Van Herpen evrenini görüyoruz. Sürekli evrilen ve bir şekilde ona geri dönen konseptlerin akışında, kitap aslında kendi kendini kurgulamış diyebiliriz. Bu kurgu dokuz bölümden oluşuyor, her biri sanatçıyı harekete geçiren her şeyin DNA’sı niteliğinde. Üretim süreciyle ilgili “Tabii ki bir tasarımcı veya sanatçı olarak sanatınızı siz yaratıyorsunuz ama gün geçtikçe daha çok farkediyorum ki; ürettiklerim de aynı zamanda beni yaratıyor.” sözleri kitabın misyonunu tam olarak yansıtıyor diyebiliriz.

Su bu temaların ilki. Aynı zamanda sanaçtının kreatif vizyonunu yıllar içindeki akışkanlığını da işliyor. Sergide de gördüğümüz Iris Van Herpen eserlerinin yıllar içinde bu konseptle nasıl bağdaştığını görmek, erken yılları ve şimdi arasındaki kontrastı deneyimlemenin en açık yöntemi. Carte Blanche projesinde tamamen su altı için kurguladığı tasarımları ve insan vücudunun su ile olan ilişkisininin dinginliği ile şiirsel bir şekilde işlemiş. Kitabı diğer eserlerinden bu noktada ayrılıyor. Bu defa Iris Van Herpen’i evrenini bize sunarken değil, onunla mücadele ederken gözlemliyoruz.

Bir başka büyülü konsept ise Sinestezi. Iris Van Herpen tasarımlarının boyutları, dokuları ve şekilleri üzerinden aktardığı duyusal tecrübeleri; eforsuz bir birlikteliğin ürünü olarak özenle diziyor. Sinestezi kavramı ile ilişkisi kendi çalışma şeklinde yer edinmiş adeta. Bu ilişkiyi tasarımlarında konumlandırırken nörolojiden ve beyinden aldığı ilhamı inceliyoruz. Kelimenin tam anlamıyla duyuların heykeltıraşlığına bakıyoruz.

Disiplinler arası çalışmalar Iris Van Herpen için imza niteliğinde. Kitapta kompleks tasarımlarına yazıya dökerken Cloé Pitiot ve Tilda Swinton’dan perspektifler alarak geleneksel kitap kalıplarının dışına taşan bir eser ortaya koymuş.

Iris Van Herpen diyaloğumuzda da söylediği gibi başka bir sanatçı ile işbirliği yapmanın tahmin edilemez dinamiklerinin izlerini kitapta derinlemesine inceleme şansı yakalıyoruz. Kaos ve karmaşadan ilham alsa da sanatçı kendisini bir “kontrol manyağı” olarak tanımlıyor. Kitabın kendine has anlatım şeklinin içinde bu dinamikleri incelemek gerçekten heyecan verici.

Iris Van Herpen modern teknolojiler ve geleneksel üretim yöntemleri arasındaki sentezi koleksiyonların çarpıcı doğasını oluşturuyor. El işçiliğine yoğun bir şekilde dayanan üretim süreciyle 3D yazıcıları ve modern baskı tekniklerinin bir araya gelmesi tasarımlarının dokusunu oluşturan temel etmen.

Modayı bir sanat dalı olarak kabul eden ve onu disiplinler arası bir yolculuğun içinde bizimle buluşturan Iris Van Herpen için otobiyografi niteliğinde bir arşiv yolculuğu sunuyor “Sculpting the Senses”. Dikişlerin arkasındaki hikayeleri merak eden herkes için.

Author: TUNGA YANKI TAN

RELATED POSTS