Akira, Defining Culture

Arts & CultureMarch 3, 2024
Akira, Defining Culture

Bir kültürü yaratmak, alınan değil verilen bir misyondur. Katsuhiro Otomo’nun başyapıtı Akira’ya verilen bu misyon; Japonya’nın kültürel peyzajını ve batının popüler kültürünü, bugün bildiğimiz hale getirecek bir değişimin öncüsü.

Yayımlanmasının üzerine 36 yıl geçmiş olsa da etkisi hala yankılanıyor. Bu başarı, özenle kurgulanmış bir hikayenin, yoğun duygulu müzik ve kompleks elle çizilmiş sahnelerin armonisiyle karşımıza çıkıyor.

Üçüncü dünya savaşından çıkmış bir Japonya’nın distopik ve siberpunk Tokyo’sunda kurgulanmış bir evren Akira. Savaşın üzerine geçen 31 yılda yüksek teknoloji cihazların sokakları istila ettiği, sosyal eşitsizliğin ve suçun yükseldiği ve polis şiddetinin aşırılaştığı çürümekte olan bir dünyada buluyoruz kendimizi. 

Hikayeyi güçlü yapan yegane konu Akira’nın toplum üzerindeki gerçekçi merceği. İnsanlık tarihindeki en konuşulmayacak trajedilerden birisini anlatma girişimidir. Atomun gücünü, gücün içinden doğan değişim dalgalarını kurgulanmış bir evrende, gerçek duygularla yaşamanın bir manifestosu. 

“Gelecek düz bir çizgiden ibaret değil. Birçok yol ayrımı ile dolu. Kendimiz için seçebileceğimiz bir gelecek olmak zorunda”

Hikaye filmin önemli bir parçası olsa da, temel etki hikayenin içinden değil anlatımın nasıl kurgulandığından geliyor. Akira metropol bir şehirde yaşamak gibi, her öğenin öylesine akıcı bir şekilde süzüldüğü bir tecrübeyle bırakıyor bizi. Sayısız filme ilham olarak, animasyonların global gözdeki algısını değiştiren bir yapıya sahip.

Yapım aşamasındayken Akira projesi kritikti. Proje yedi japon prodüksiyon şirketinin ortak eseri olup yaratıcı yönetmeliğinin tamamen Katsuhiro Otomo’ya teslim edilmesiyle realize edildi. 90’lar bir animasyonun oluşumu için teknik açıdan kompleks yıllardı. Animasyon, transparan selüloz kağıtların üzerine el ile çizilmiş figürler ve yine el ile çizilmiş bir arkaplanda bu figürlerin tekrar ve tekrar çizilmesiyle canlanıyordu. Bu yapıya “cel” deniyor. Totalde 327 renk tonu ile ışıklar, gölgeler ve imgeler detaylandırırken 160.000’in üzerinde cel kullanıldı. Yapımın derinlerine doğru daldıkça bu süreç adeta insana ne kadar küçük olduğunu hissettiriyor.

“Cool olmak” zorlanabilecek bir özellik değil, onun diliyle anlaşmak gerek. Motosikletler, sıcak kırmızı neon ışıklar, patlamalar kesinlikle etkili unsurlar ancak Akira’nın coolluğu tavırlarından geliyor. Bu özelliğin adeta konseptleştiğini görebiliriz. Akira’nın bu konsepti işleyişi, şehri yutan bir tsunami dalgası gibi.

Yönetmenler ve sanatçılar, birçoğu hemde… Bu dalganın oluşturduğu ilhamı benimseyip bir adım öteye taşımaya çalıştı. Bu ilham kümülatif olarak büyürken köklerini toprağa salan bir ağaç gibi her yapımda güçlenerek, genişleyerek büyüdü. İlk meyvelerinden birisi ise Matrix. Hareket iki filmin de büyük bir parçası, her ne kadar teknik işleyişte birbirlerinden ayrılsalar da ortak bir noktada buluştuklarını görüyoruz: Dramatik gerilim. Bill Pope’s ustalıkla işlediği sinematografisi, Japon animasyonlarının sıradışı doğasından bakan bir gözle “Bullet time” gibi ikonik sahnelerin çıkmasına vesile oldu.

Eğer yerinde duramayan Kanye West evrenine aşina iseniz bu bir sürpriz olmayacaktır: Kanye, Akira’nın en büyük hayranlarından. Ortaya koyduğu her müzik videosunda, tasarımda veya şovda Akira referanslarını bir şekilde görmek mümkün. En net şekilde ise “Stronger” videosunda filmin izlerini görebiliyoruz, klipteki sahneler filmin hastane sahnelerini doğrudan bir şekilde referans alıyor.

Akira olağanüstü bir film olmasının yanı sıra, dünya yaratımının ve marka oluşturmanın güçlü bir göstergesi. Kompleks tasarım öğeleri, hayal edilenin gerçeklikle muhteşem bir uyum içinde buluştuğu olağanüstü eserlere ilham vermeye devam ediyor.

Bu ilhamı paylaşan şarkılardan derlediğimiz bir playliste sizi davet ediyoruz:

Author: TUNGA YANKI TAN

RELATED POSTS