Los Angeles’ın genişleyen sanat dünyasının ne bir merkezi, ne de kuralları var. İstanbul kökenli, Viyana’da mimarlık derecesini aldıktan sonra Los Angeles’a yerleşen Ömer Pekin, Los Angeles dokunuşunun yaratım sürecine olan etkisinden çok memnun.
Müziğin modayı, teknolojinin günümüzü, dijitalin yarınımızı, kısacası birçok alanın birbirini bu kadar yakından ilgilendirdiği günümüzde, edebiyatın sanat üzerindeki etkisini göz ardı etmemiz de söz konusu olmuyor…
Loop Barcelona fuarı, hareketli imajların tanıtılması ve video sanatının gelişebilmesi için oluşturulmuş yenilikçi bir platform. Bir fuarın ötesinde, uluslararası sanatçıların, küratörlerin, galericilerin, koleksiyonerlerin ve direktörlerin bir araya gelerek videoyla alakalı içerikleri masaya yatırdıkları bir maraton aslında.
Unlocking the Truth Geçtiğimiz ay gösterime giren belgeseli “Breaking A Monster”da Luke Meyer, Unlocking the Truth adlı viral müzik grubunu konu ediyor. Bu belgeselin müzik piyasasındaki diğer belgesellerden farkı, gitarist Malcolm Brickhouse ve solist Jarad Dawkins olmak üzere, iki yedinci sınıf öğrencisini konu etmesi.
Güneşli günlerin, denizin, özgürlüğün müziği. Bazı gruplar müziğin özündeki eğlenceyi, eğlenerek eğlendirmeyi ve kendi üretimine odaklanmanın önemini çok iyi biliyor… Örnekleme isteyenleri Palmiyeler’le tanışmaya davet ediyoruz. Çünkü müzik sadece paylaştıkça çoğalıyor!
Olağandan Tehditkara Set tasarımcısı Bayan Pedan’a çarpık, güzel ve açıklayıcı görseller çok normal geliyor. O, Another Magazine ve Dazed & Confused da dahil olmak üzere dergi dünyasının daimilerinden biri, Hayley Weir ve Ben Toms gibi kişilerle çalışıyor. Simone Rocha ve Claire Barrow gibi moda markaları da onun peşinde.
Snapchat, Instagram, Facebook, Twitter, Periscope… Eski sevgilinizin son güncellemesini görmezden gelmek her gün zorlaşsa da, yeni yetenekler keşfetmek hala çocuk oyuncağı. Özellikle sunulan yepyeni bir şeyse; Chris Rellas, öbür ismi ile @copylab; Johannes Vermeer ve Chanel’i, ya da Paul Delaroche ve Givenchy’yi aynı tabakta sunuyor.
Nobuyoshi Araki: Self Life Death Araki’nin hayatı boyunca çektiği fotoğrafların bir koleksiyonu. Ölüm ve yaşamı sorgulayan fotoğraflar, konuları itibariyle son derece inandırıcı.
Aslında başlık konuşmalarımızda da bahsettiğiniz gibi Virilio’nun The Administration of Fear metninden geliyor. Kitapta Virilio iletişim ve bilgi hızının içinde toplumların bilgi olaylarına duygusal olarak nasıl tepki verdiklerini anlatıyor – bundan ”duygular toplumu” olarak söz ediyor.
Onun resimleri çevredeki manzaralardan, arka bahçesinden Paris’in katmanlı ve zıtlıklarla dolu varoşlarından esinleniyor. İlgisi geçişken mekanlar ve bunları resmetme süreçleri üzerine odaklı. Fotoğraflar katman katman birleştiriyor ve tuvale basıyor, spektral gölgeler ve şekiller yaratıyor.