Aslı Baykal

Arts & CultureJune 7, 2016
Aslı Baykal

Yakın zamana kadar Aslı Baykal, sadece film adına Gia Coppola ve Tracy Antonopoulos gibileriyle Florida yolculuklarını kayıt altına almak için dolanıp duruyordu. 16mm kameraları çok seviyor ve müzik videolarının zirvesi 90’larda diye feryat ediyor. Kısa ve öz biçimde, büyüdüğü İstanbul’u Eminönü’nde satılan Adidas çakması t-shirtlerle anlatıp yeniden yaratmaya yönelik stili ve estetiği Destiny ve Karen O gibi sanatçılarla yaptığı çalışmalarda da yer alıyor. Baykal bizlere Kodak ve 16mm hakkındaki fikirlerini veriyor.

Film çekmeye ne zaman başladınız?

Lise sondayken NYÜ Tisch Okulu’nun Yaz Film Atölyesi’nde. O, kendim gibi bir grup film ahmağı ile beraber çalışıp görsellerle hikaye anlatmayı denediğim ilk gerçek deneyimimdi.

NYU’da 16-mm kamera kullanan son nesil olarak okudun neredeyse. Özellikle Karen O ve Destiny videolarına bakarsak, 16-mm film çekim yapma tarzını nasıl etkiledi?

Her şeyi filmde öğrendiğim için çok şanslı hissediyorum. Okulda II. Dünya Savaşı sırasında kullanılmış 16mm kameralarla çalıştık. O makinelere film yükleyecek biri gerekiyor ve bu da kendi uzmanlığını gerektirir. Oda arkadaşım Ferhan Şensoy bu konuda muhteşemdi! Bu sürece saygı duymamı ve keşfini ile tarihini daha yakından hissetmemi sağladı. Estetik olarak dokusunu ve detaylarını seviyorum. Çektiğim şeyi fiziksel olarak elimde tutmak da diğer bir muhteşem duygu. Yani bütün bu nedenlerden dolayı film kullanmak ve kullanmaya devam etmek istedim.

Destiny’nin videosunda, bir gecede 6 tane 16mm film rulosu istemek için Kodak’ı aramak zorunda kaldım. Şu anda filmleri bu şekilde getiriyorlar, çünkü New York’taki ve diğer bir çok yerdeki ofisleri kapandı. Çekimden sonra filmleri yıkamak için de aynı şey geçerli. Kutu kutu ruloyu üzerlerinde ‘X-ray’lemeyin’ yazıları ile LA’e FedEx’ledim. New York’da artık laboratuvar yok. Geçen sene hepsi kapandı. Bu durum değerli Kodak rulolarınıza daha iyi bakmanızı sağlıyor! Buzdolabımda sadece tarihi geçmiş yiyecekler ve önceki projelerin Kodak filmlerini tutuyorum.

Ben 90’larda büyüdüm. Televizyonda yayınlanan müzik videolarının zirvesi!

Yani Tank bu ihtiyaç sayesinde oluştu?

Evet. Yakın arkadaşım Tracy Antonopoulos ile projelerde arkadaşlarımıza yardım etmek, ekip arayan insanlar için çöpçatanlık yapmak ve tabi ki beraber yaratıcılıkla eğlenmek istedik. Bu daha çok bir kolektif gibi.

Romain Gavras bir keresinde “Sadece bir video kameraya ve motive olmuş arkadaşlara ihtiyacımız var,” dedi. Buna yorumunuz nedir?

Bay Gavras’a katılıyorum. Benim New York’ta yaşarkenki deneyimim ve olması gereken de buydu. Gerçi şimdi New York’ta hayatta kalmak için kazançlı bir şeye dönüşmemiz gereken bir yaşa geldik.

İstanbul’da büyüdünüz. Bu estetiğinize nasıl işledi?

İstanbul’da büyüdüm ve kesinlikle estetiğim buna bağlı olarak fark ettiğimden fazla etkilendi. Batılı ve doğulu öğeleri karıştırmayı çok seviyorum. Belgesel tarzını çok seviyorum çünkü İstanbul gibi yüksek nüfuslu bir yerde büyümek beni her türlü insanla ve hayatla aşina yaptı. Bence bu aynı zamanda işimde ezilen kişileri anlatmaya olan ilgimin de nedeni. Estetiğim Eminönü’nde satılan yanlış yazılmış çakma bir Adidas t-shirt’ü ile kısa ve öz biçimde açıklanabilir.

Ergenlik yıllarından en çok hatırladığınız müzik videosu hangisi? Bu, gelecekteki sanatsal stilinizi nasıl geliştirdi?

Ben 90’larda büyüdüm. Televizyonda yayınlanan müzik videolarının zirvesi! Eğer bir tanesini seçmem gerekirse bu Roman Coppola’nın çektiği Daft Punk “Revolution 909” olur. Hala durmadan ona referans veriyorum. Çok basit, zeki bir fikir ama ayrıca belgesel, sanat videosu, spagetti tarifi, polis dramı, komedi ve gençlik kültürüne dair öğeler taşıyor. Mükemmel bir karışım.

Müzik videolarınız ayrıca çeşitli “kültürlerin” sosyal portrelerine takmış durumda. Peki son dönem Beyonce gibi müzisyenlerin Lemonade gibi videoları hakkında ne düşünüyorsunuz? Günümüzdeki müzik ve onun görsel estetiği hakkında ne düşünüyorsunuz?

Büyük bir Beyonce hayranıyım. Hatta Lemonade’i iki kez izledim. Beyonce ne yaparsa yapsın bütün dünya ilgilenecektir. Sanatını sorunları öne çıkarmak için kullanması da harika. Dünyanın uzak bir yerinde olsanız ve Amerika’nın ırksal adaletsizliklerini bilmiyor olsanız bile halen bu kadından güç alabilirsiniz. İşte bu, onu evrensel yapan şey. SNL’de “The Day Beyonce Turned Black” adlı çok komik bir skeç var.

Ayrıca Kendrick Lamar, Flying Lotus ve MIA’nin videolarında yaptıkları da ikonik. Zaten bu böyle olmalı. Bu insanlar bakış açılarını videolarına yansıtıp potansiyel hayranları kaçırmaktan korkmamalı. Plak şirketlerinin fabrikada üretilmişcesine videolar ve soundlarla müzik ve müzisyen satmaya çalışmalarını sevmiyorum. Sanatçının kişiliğini yapmayı seçtiği videolarda görmeyi seviyorum.

Peki şu anda gelmiş geçmiş en favori kısa film ve müzik videonuz nedir?

Gelmiş geçmiş favori kısa filmlerim Fellini’den “The Temptation of Dr. Antonio,” Brian Percival’den “About a Girl” ve Les Blank’in kısa belgeselleri. Ayrıca Andrea Arnold, Lynn Ramsay, Agnes Varda, Jane Campion’ın bir çok kısa filmi. Onların erken işleri bana ilham veriyor.

Müzik videolarına gelirsek bir kaç tane sayayım… tüm Beastie Boys antolojisi, Lil Kim’den Crush on You, Pharcyde’den The Drop (herhangi bir Spike Jonze videosu), Fiona Apple’dan Across the Universe, Kindness’tan House, Kendrick Lamar’dan Alright, Missy Elliot’tan She’s a Bitch, Candan Ercetin’den Hangi Aşk Adil ki, Ratking’den Canal (arkadaşım Eric Yue tarafından yönetildi) ve dahası. Bu sorunun cevabı bir tane olamaz, gerçekten denedim.

Gelecekte başka bir kısa film yapacak mısınız?

Bu yılın sonunda üç yeni müzik videosu bitirmek ve desteklenen kısa bir belgesele başlamak istiyorum. Umarım bu projeler İstanbul’da olacak. Biraz pahalı olabileceğinden kısa film için bir süre beklemek istiyorum

Fotoğraf: Tracy Antonopoulos

Author: Tabitha Karp

RELATED POSTS