A Little Room for Chaos: Julie Paskal

FashionApril 9, 2019
A Little Room for Chaos: Julie Paskal

Julie Paskal, Sovyet mimarisinin vahşi cazibesini narin modaya dönüştürmeyi başarıyor. Yarattığı zarif silüetlerin arkasında, akıl almaz bir detaycılık ve ileri seviye kalıp kesim teknikleri yatıyor. Şekiller, renkler ve dokular konusundaki bilgisi ise, aldığı mimarlık eğitiminin bir katkısı. Kumaşların hareketlerini anlamak bir nevi fizik yeteneği gerektiriyor… Bu noktada Paskal kreatif sürecine bir bilim gibi matematiksel, hatasız ve titiz yaklaşarak, kaosu minimize ediyor. Her ne kadar tasarımlarını son iki sezondur Paris’te sergiliyor olsa da, onun markasının arkasında yatan asıl fikir; “Made in Kiev”… Paskal’ın yolculuğunun keyfini çıkarın!

Bize biraz modaya girişinden bahset… Mimarlık eğitimi almış olmak seni tasarım dünyasına girmeye nasıl hazırladı?

Julie Paskal: Kader, belki de tesadüf… Mimarlık üzerine eğitim aldım, fakat bu mesleğin eksileri ve artılarını gördüğümde üniversiteyi bıraktım ve yeni bir şeyler denemeye kalkıştım. Sonuç olarak moda tasarımında karar kıldım… Tasarım aşamasındaki o özgürlük hissini çok seviyorum ama bir yandan da tasarıma yaklaşımım mimariye çok benziyor. Moda her ne kadar daha spontane olsa da, ben kıyafetlerin bana sağladığıteknik ve kreatif kombinasyonu seviyorum!

Mimarlık geçmişinin markandaki tasarımlar üzerindeki etkisini nasıl bağdaştırıyorsun?

Julie Paskal: Koleksiyonlarımı oluştururken her zaman tecrübelerimden faydalanıyorum, mimarlık eğitimim sayesinde de şekiller, çizgiler ve proporsiyonlar konusunda fikir sahibiyim. Kıyafet tasarlamak da tamamen matematikle alakalı… Net ölçüler, proporsiyonlar. Oldukça romantik ve zor odaklanan biri olduğum için, bu durum beni kendine bağladıdiyebilirim. Böylece mimarlık benim için hem ilham kaynağıhem de bir nevi sınırlayıcı haline geldi.

Bir tasarımcı olarak senin estetik algın ne?

Julie Paskal: Güçlü kimliğe sahip duygusal tasarımlar.

Tasarımlarının arkasındaki DNA?

Julie Paskal: Olabildiğince feminenlik, tavizsiz güzellik ve ana üretim tekniği olarak lazer kesim.

 Eğer gelecekte tasarımlarındaki ana kurgu unsurlarını değiştirecek olsaydın, senin için ‘güzel’ nasıl görünürdü?

Julie Paskal: Daha teknik ve daha fütüristik… Örneğin 2055 yılına aitmiş gibi, ileri teknoloji ve son bilimsel gelişmeleri üretim tekniğinde kullandığım doğada çözülebilen kıyafetler tasarlardım!

Ukrayna’daki moda endüstrisi hakkında ne düşünüyorsun? Sence dünyanın geri kalanından ayıran şey ne?

Julie Paskal: En büyük fark, kreatif ortam… Ben modanın biraz da sosyal, kültürel ve bazen de politik anlamda toplumun bir yansıması olduğuna inanıyorum. Ukrayna’da bu açıdan dünyanın geri kalanından oldukça farklı bir ülke… Yaşanan son politik olaylar insanların düşüncelerini değiştirdi… Özellikle ben ve benim jenerasyonum kökenlerimizi keşfettik ve bu da işimizle gurur duymamızı sağladıve olabildiğince yatırım yapmamıza ön ayak oldu. Ayrıca post-Sovyet çılgınlığının, dünyanın dikkatini çektiğine ve birçok tasarımcıyı başarıya kavuşturduğuna inanıyorum.

Sürekli tasarlamaktan ibaret olan bir süreçte sen ilham kaynağınınerede buluyorsun?

Julie Paskal: Günlük yaşamda… Saçlarımı tararken, duş alırken, uzanırken, plajdayken, araba kullanırken, yemek yaparken… Gördügüm/işittiğim bilgileri alıyor, analiz ediyor ve kendi filtremden geçirerek koleksiyonun konseptini oluşturuyorum.

Günümüzün atmosferini düşündüğünde, ülken hakkında seni korkutan bir şey var mı?

Julie Paskal: Politika ve ülke gelişimi üzerindeki etkisi… Ben Ukrayna’yı hümanizmin en büyük değer olduğu demokratik bir ülke olarak görmek istiyorum.

Bir röportajda Miuccia Prada “Sanat, kültür, zeka ve fikirler hayatı daha ilginç, daha güzel, daha eğlenceli hale getirmeli, bir görevden öte memnuniyet, insanı daha mutlu yapan şey olmalı.”  demişti. Fikirlerin gerçeğe dönüştüğünde sen nasıl hissediyorsun?

Julie Paskal: Benim için bir fikrin dogdugu an kişisel ve çok özel… Her koleksiyon kıyafetlerden öte, hissettiklerim, duygularım ve tecrübelerimden oluşuyor. Bir koleksiyona baktığımda, kendimi tüm hazinemi sakladığım bir kutuyu tekrar açıyormuş gibi hissediyorum.

 Güç ve romantizm tasarımlarının ana karakteristiği, fakat ilginç bir şekilde kasvetli bir ruhu da var. Tasarım sürecinden bahsedebilir misin?

Julie Paskal: Bu fazlasıyla şahsi ve mahrem bir süreç… Her ne kadar bir ekibim olsa da, her zaman bireysel çalışmayı ve yalnız olduğumda çizim yapmayı seviyorum. Örneğin, beyin fırtınası yapmayı Pazar sabahları ya da arabadayken yani yalnız olduğumda seviyorum. Haklısın, en iyi fikirlerimi hep yalnızken üretiyorum.

Modadaki ‘klişe’ olan şey ne?

Julie Paskal: Moda dünyası içinde olmayan insanların modayı sadece kıyafetlerden ibaret görmesinden ve ciddiye almamasından hoşlanmıyorum.

Tasarımlarında seni yönlendiren şey ne?

Julie Paskal: Güzellik ve proporsiyon hakkındaki iç sesim.

 Kültürün moda üzerindeki önemi ne?

Julie Paskal: Moda kültürün bir yansıması ve parçası, hatta bir noktada da kültürün yaratıcısı… Bu durum geçmişte daha belirgindi. Umarım bir gün yine o elitist ve gösterişli döneme geri döneriz.

Author: Zeynep Sahin

RELATED POSTS